I DON'T HAVE TO GO in Turkish translation

• gitmek zorunda değilim
• gitmeme gerek yok
• gitmem gerekmiyor
• inmeme gerek
• gitmem gerekmez
• girmeme gerek yok
• gideceğim aslında benim ihtiyacım yok
• sahip değilim gitmek için

Examples of using I don't have to go in English and their translations into Turkish

Thank goodness I don't have to go to one of those dreadful dinners tonight.
Çok şükür, şu korkunç akşam yemeklerinden birine gitmek zorunda değilim.

I don't have to go.
Lavabo arası.- Gitmem gerekmiyor.

I don't have to go to the bathroom.
Tuvalete gitmeme gerek yok… Aranıyor.

I don't have to go to Cincinnati to fight my way back here.
Savaşarak geri dönmem için Cincinnatiye gitmem gerekmiyor.

But I don't have to go if you want to come in.
Ama içeri girmek istersen gitmek zorunda değilim.

I don't have to go there now after drinking.
Oraya gitmeme gerek yok. Artık içip içip.

Now that I have a suitcase, I don't have to go naked.
Şimdi çantam var, çıplak gitmek zorunda değilim.

I don't have to go very far.
Çok uzağa gitmem gerekmiyor.

I don't have to go to the bank every time.
Sürekli bankaya gitmeme gerek yok.

I don't have to go to the fast food restaurant.
Sokağın karşısındaki fast food restoranına gitmem gerekmiyor.

I don't have to go to work for two days.
İki gün işe gitmek zorunda değilim.

I don't have to go home.
Eve gitmeme gerek yok.

I don't have to go to Harvard to become a writer.
Bir yazar olmak için Harvarda gitmem gerekmiyor.

Because this way I don't have to go in.
Çünkü bu şekilde oraya gitmek zorunda değilim.

I don't have to go to tibet to find it.
Onu bulmak için Tibete gitmeme gerek yok.

I don't have to go. Actually.
Aslında…- Gitmem gerekmiyor.

I don't have to go to Mexico to do it.
Bunu yapmak için Meksikaya gitmeme gerek yok.

I don't have to go to Italy to know this was good.
Yemeğin iyi olduğunu bilmek için İtalya ya gitmem gerekmiyor.

I guess that means I don't have to go to the wedding on Saturday.
O zaman cumartesi günkü düğüne gitmeme gerek yok sanırım.

I don't have to go to Boston till the morning.
Sabaha kadar Bostona gitmem gerekmiyor.