IN FRONT OF A JUDGE in Turkish translation

[in frʌnt ɒv ə dʒʌdʒ]
[in frʌnt ɒv ə dʒʌdʒ]
yargıç önünde
hakim önüne
hakimin önüne
bir hakimin önüne
yargıcın karşısında
jürinin önüne
hakimin karşısına
hâkim karşısına
yargıcın önünde
yargıcın önüne
yargıç önüne

Examples of using In front of a judge in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I want to go in front of a judge and change my evidence, Cee.
Bir hakim önüne çıkıp ifademi değiştirmek istiyorum, Cee.
But next time you will be back in front of a judge, all right?
Fakat diğer sefere soluğu hakimin karşısında alırsın, anlatabildim mi?
I gotta get this in front of a judge.
Bunu yargı önüne çıkarmalıyım.- Biliyorum.
You put me in front of a judge, he will take you down.
Beni bir hâkimin karşısına çıkarırsan, devrilen sen olursun.
Look, we put you in front of a judge.
Bak seni mahkeme önüne çıkarırız.
In front of a judge tomorrow morning.
Yarın bir hakimin önünde.
I need to stand in front of a judge.
Ben… yargıçın önünde durmalıyım.
In front of a judge. Many years later, my brother would use this same argument.
Yıllar sonra… hakimin önünde kardeşim aynı argümanı kullanacak.
In front of a judge tomorrow morning.
Yarın, bir yargıcın önünde.
My first trial was in front of a judge.
İlk duruşmam yargıcın önündeydi, jüri yoktu.
Philip, you agreed in front of a judge.
Philip, hâkimin önünde bunu kabul ettin.
Right. I will sign that in front of a judge.
Sağ. Bunu bir yargıcın önünde imzalayacağım.
I will sign that in front of a judge. Right.
Sağ. Bunu bir yargıcın önünde imzalayacağım.
Uh-- maybe if you put us in front of a judge.
Belki bizi bir yargıcının önüne çıkarırsanız daha iyi olur.
That is a statement from your ex wife… in front of a judge and under oath.
Bu eski karinin ifadesi… hakimin önünde yemin etmisti.
But next time you will be back in front of a judge.
Ancak gelecek sefere, kendini hâkim önünde bulursun.
Weber. His lawyer got him in front of a judge on an expedited bail hearing. What?
Avukatı onu kefalet duruşması için hızlıca hakim önüne çıkardı. Weber. Ne?
And if you would like, I can throw up to back up that sentiment. an alphabet of exhibits in front of a judge.
İstersen hakimin önüne bunu desteklemek için alfabetik sırayla… tüm belgeleri yığabilirim.
Let's both be rational In front of a judge in court Where I sue your ass for full primary custody of my daughter.
O zaman ikimiz de yargıcın karşısında mantıklı oluruz çünkü kızımın tam velayeti için seni mahkemeye veriyorum.
And if you would like, I can throw up an alphabet of exhibits in front of a judge to back up that sentiment.
İstersen hakimin önüne bunu desteklemek için alfabetik sırayla… tüm belgeleri yığabilirim.
Results: 96, Time: 0.0609

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish