Examples of using Önünde in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Çocuğun önünde bunları konuşma!- Niye konuşmayayım?
Bugün Amerika ve Avrupanın önünde bir sonuçlar ve fırsatlar dönemi yer almaktadır.
Mercedes S600 otelin önünde park halinde, ağır ve zırhlı bir araba.
Bayin kendi babasını tanımasının önünde nasıl engel olurum?
İkimizde Metzin konvoyun önünde gittiğinin yalan olduğunu biliyoruz.
Kızımın önünde küfür etmek istemiyorum. yürü.
Bu çocuk Rosienin evinin önünde falan takılırdı.
Bugün ben sizlerin önünde büyük bir üzüntüyle söylüyorum onlar yanıldı.
Bu nedenle, Senin önünde yardım isteyen bir dilenci gibi bekliyorum.
Myung Jung Sarayı önünde 100 muhafız var.
Göz önünde oğullar verdim.
Rahatlatıcı Brummie aksağınıyla Ambulansın önünde güven verici bıyığı ile.
Ölü bir insanın önünde bana çıkmamı teklif ediyorsun?
Ve işte oradaydın o kameranın önünde durmuş tüm haksızlıklara karşı geliyordun.
Kanun önünde ne bir baban ne de bir annen var.
Aslında göz önünde saklanıyormuş. Courtneyin tam karşısındaki odada.
Ted, yasalar önünde sen, gerçek bir insan değilsin.
Tam suratının önünde bir şey var.
Sosisçinin önünde görmüştüm onu.
Sen kızların önünde nasıl havluya, sarılmış çıkarsın?