INOPERABLE in Turkish translation

[ˌin'ɒpərəbl]
[ˌin'ɒpərəbl]
ameliyat edilemez
inoperable
non-operable
çalışmayan
work
study
try
practice
workin
attempt
run
operating
müdahale edilemez
inoperable
tedavi edilemez
incurable
can't be cured
irreparable
inoperable
untreatable
çalışmaz
work
study
try
practice
workin
attempt
run
operating
çalışmıyor
work
study
try
practice
workin
attempt
run
operating

Examples of using Inoperable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Five years ago, I was diagnosed with inoperable cancer.
Beş yıl önce, tedavi edilemeyen bir kanser teşhisi kondu bana.
All the surgeons say it's inoperable.
Cerrahlar ameliyat edilemez olduğunu söylediler.
Lisa Valdez, inoperable brain tumor.
Lisa Valdez. Ameliyat edilemeyen bir beyin tümörü var.
Boy gets diagnosed with an inoperable brain aneurysm.
Oğlana ameliyat edilemeyen beyin anevrizması teşhisi konulur.
It looks inoperable.
Ameliyat edilemez gibi göründüğünü biliyorum.
The inoperable tumour? Gone after one session.
Ameliyatla alınamayan tümör, bir dönem sonra yok oldu.
A guy with an inoperable brain tumor in Copenhagen.
Ameliyat edilemeyen beyin tümörü olan Kopenhaglı bir adam.
Inoperable and untreatable.
Ameliyat ve tedavi edilemiyor.
The tumor was inoperable!
O tümöre müdahale edilemezdi!
And it remains inoperable while Lieutenant Stamets is in that state.
Yüzbaşı Stamets bu durumda olduğu sürece de işe yaramaz.
A week. The tumour on your spine is borderline inoperable.
Omuriliğindeki tümör, neredeyse ameliyat edilemeyecek safhada.- Bir hafta önce.
The tumour on your spine is borderline inoperable.- A week.
Omuriliğindeki tümör, neredeyse ameliyat edilemeyecek safhada.- Bir hafta önce.
The tumor on your spine is borderline inoperable.- A week.
Belkemiğindeki tümör ameliyatla alınmanın sınırında. Bir hafta önce.
You told us the Looking Glass was inoperable.
Bize, Aynanın çalışmaz durumda olduğunu söylemiştin.
Inoperable brain tumor.
Ameliyatla alınamayan bir beyin tümörü.
Pancreatic cancer, inoperable.
Pankreas kanseri, ameliyat edilemezmiş.
Other fuels may harm the equipment"and render it inoperable.
Diğer yakıtlar ekipmana zarar verip çalışamaz hale getirebilir.
I mean, all the doctors we have seen said the tumor's inoperable.
Gittiğimiz bütün doktorlar tümörün ameliyat edilemeyeceğini söyledi.
Transporter still inoperable.
Taşıyıcı hâlâ çalışmaz durumda.
Propulsive force still inoperable!
İtici güç hâlâ çalışmaz durumda!
Results: 81, Time: 0.0611

Top dictionary queries

English - Turkish