LARGE QUANTITIES in Turkish translation

[lɑːdʒ 'kwɒntitiz]

Examples of using Large quantities in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Hodgins said the cannonballs were made with lead, so I did a search for anyone near the victim who was buying up large quantities of lead from salvage yards.
Hodgins top mermilerinin kurşunla yapıldığını söyledi, kurbanın yakınında bir hurdacıdan yüksek miktarda kim kurşun alıyordu bunun için bir araştırma yaptım.
In other words, large quantities of coal(or wood)
Diğer bir deyişle, büyük miktarda kömür( ya da odun)
of major fire and large quantities: P372: Explosion risk in case of fire.
P371 Büyük yangın ve büyük miktarlar durumunda: P372 Yangın durumunda patlama riski.
At the same time, I also secured large quantities of these chemicals above the tiles in the drop ceiling.
Aynı zamanda asma tavanın arasına bu kimyasallardan büyük miktarlarda gizledim.
Which contained large quantities of cobalt 60. We think there was a second crate at the storage unit.
Depoda, büyük miktarda kobalt-60 içeren ikinci bir sandık olduğunu düşünüyoruz.
Prior to the Montreal Protocol, large quantities of carbon tetrachloride were used to produce the chlorofluorocarbon refrigerants R-11(trichlorofluoromethane) and R-12 dichlorodifluoromethane.
Montreal Protokolünden kloroflorokarbon soğutucuları R-11( trikloroflorometan) ve R-12yi( diklorodiflorometan) üretmek için büyük miktarlarda karbon tetraklorür kullanılmıştı.
His name is Conrad Woodbine, and he's painted an entire series of paintings, which detail the hallucinogenic effects of ingesting large quantities of the spice.
Adı Conrad Woodbine. Büyük miktarda baharat sindirerek oluşan halüsinasyon etkisiyle bir resim dizisi çizmiş.
They were getting large quantities of shit dirt cheap,
Ayda beş altı kez büyük miktarda Onu şehrin her tarafına dağıtıyorlardı.
We think there was a second crate at the storage unit, which contained large quantities of cobalt 60.
Depoda, büyük miktarda kobalt-60 içeren ikinci bir sandık olduğunu düşünüyoruz.
often rapidly deposit large quantities of sediment onto the sandur surface.
sandur yüzeyi üzerine büyük miktarda tortul biriktirmektedir.
and imported large quantities of tin for the bronze industry.
bronz endüstrisi için büyük miktarda kalay ithal etti.
As for Soujiro, the Nishikado Ichimon will order large quantities of confectionery to use for their Tea Parties, for now.
Şimdilik, Soujiroh ailesinin çay partileri için büyük miktarda tatlı siparişi aldı.
privatisation of Serbian companies, and the cargo train is expected to transport large quantities of goods.
arasında yer alıyorlar ve kargo treninin büyük miktarda mal taşımacılığında kullanılması bekleniyor.
Poorly maintained diesel engines emit large quantities of microscopic particles, called PM10s,
Yetersiz bakım yapılan dizel motorlar yüksek miktarlarda verilen, akciğerlerin derinlerine yerleşen,
Serbian police reported that more than 300 suspected gang members were rounded up and large quantities of arms and drugs seized during raids last week.
Sırbistan polisi geçen hafta, çete üyesi olduğundan şüphelenilen 300den fazla kişinin gözaltına alındığını ve çok sayıda silah ve uyuşturucu maddeye el konduğunu açıkladı.
personal items and large quantities of silver and gold coins.
özel eşyalar, büyük miktarlarda gümüş ve altın para ile birlikte, 800 kişi ve 100 den fazla silahla hızla batmıştır.
They would need a formal education in explosive-ordnance studies, large quantities of trinitramine, cyclotrimethylene,
Patlayıcı maddeler dersi almış olmaları gerekirdi yüksek miktarda trinitramin, siklotrimetilen
The impact on air quality will be insignificant, but large quantities of wastes, some toxic, will be generated," former environmental ministry expert Catalin Gurau told the weekly Capital.
Eski çevre bakanlığı uzmanı Catalin Gurau Capital dergisine verdiği röportajda,'' Bu, AB yönetmeliklerine uygun olmayan bir uygulama. Hava kalitesi üzerinde önemli bir etki yaratmayacak, fakat bir kısmı zehirli olmak üzere büyük miktarlarda atık üretecek,'' dedi.
During World War II, in order to build an airstrip for the Allies in the Pacific theater, large quantities of coral were dug up
Yüksek miktarda mercanın çıkarılıp taşındığı bir yer olarak tasarlandı. İkinci Dünya Savaşı
Meiwes gave him large quantities of alcohol and pain killers, twenty sleeping pills
Görünüşe göre Meiwes ona büyük miktarda alkol ve ağrı kesici,
Results: 62, Time: 0.0476

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish