MORE VULNERABLE in Turkish translation

[mɔːr 'vʌlnərəbl]
[mɔːr 'vʌlnərəbl]
daha savunmasız
more defence
karşı daha korunmasız
daha kırılgan
more fragile
more brittle
more vulnerable
daha hassas
more sensitive
more precise
more delicate
more accurate
more fragile
more precisely
more vulnerable
more tender
with more precision
a less sensitive
daha narin
more delicate
more vulnerable

Examples of using More vulnerable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Either way, with you gone, Terra Nova is that much more vulnerable.
Her halükârda Terra Nova sensiz çok daha savunmasız olacak.
that even makes us more vulnerable to Jack.
bu bizi… Jacke karşı daha korumasız yapar.
Of course, his time in France will render him more vulnerable.
Elbette, Fransada geçirdiği süre, onu daha zayıf kılıyordur.
Right now you're making yourself more vulnerable by lying to us.
Ama şu anda bize yalan söyleyerek kendini daha savunmasız hale getiriyorsun.
it just makes you more vulnerable.
bu seni daha çok kırılgan yapar.
The kid completes the cycle by abusing the only member of the family more vulnerable, the pet. Right.
Çocuk da halkayı, ailenin ondan daha savunmasız üyesi olan kediyi taciz ederek tamamlar.
The fundamental concept of rodeos is the physical control and domination of weaker, more vulnerable beings.
Zayıf, daha savunmasız varlıkların fiziksel kontrolü ve hakimiyetidir. Rodeoların temel kavramı.
I made him more vulnerable, and that made him more likable,
Onu daha kırılgan yaptım, bu da onu daha sevilesi yaptı
I heard they use subliminal images and sub-aural sound waves to make you more vulnerable.
Seni daha savunmasız hale getirmek için… sübliminal mesajlar ve duyu eşiği altında ses dalgaları kullanıyorlar diye duydum.
Which makes for a better TV show. I made him more vulnerable, and that made him more likable.
Onu daha kırılgan yaptım, bu da onu daha sevilesi yaptı ve bu diziyi daha iyi yaptı.
Yet the more we fight amongst ourselves about the future of this one tiny child, the more vulnerable we become.
Bu minik bebeğin geleceği üzerine aramızda savaştığımız sürece, daha savunmasız bir hale geliriz.
See, everybody, by acting out our secret shames, like Carly's traumatic sense-memory of potty training, we become more vulnerable as actors.
Görüyor musunuz, gizli utançlarımızı dışa vurarak Carlynin travmatik tuvalet eğitimi anısı gibi daha hassas aktörlere dönüşürüz.
To make my eyes larger and more vulnerable looking? Should I get experimental surgery?
Gözlerimi büyütmek ya da daha narin görünmek için deneysel bir ameliyat yaptırmalı mıyım?
However, the original targets proved too difficult to attack and the group had to settle for more vulnerable sites.
Ancak ilk hedeflere saldırmak çok zor olduğu için, grup daha savunmasız yerlere razı olmak zorunda kaldı.
Making it more vulnerable to injury. The cigarette smoke reduces blood flow to the spinal region.
Sigara içmek, omurilik bölgesine giden kan akışını düşürerek bu bölgeyi sakatlığa daha savunmasız bırakır.
The longer the mission takes, the more vulnerable this facility becomes to the dying world outside.
Görevimiz uzadıkça tesis dışarıdaki yok olan dünyaya karşı daha korunmasız hale geliyor.
Loading external references in html mail will make you more vulnerable to"spam" and may increase the likelihood that your system will be compromised by other present and anticipated security exploits.
HTML iletilerde dış referansları kullanmak sizi'' çöp'' postalara karşı daha savunmasız yapar ve sisteminizin güvenlik açıklarını sezen programlarla saldırıya uğramasına sebep olabilir.
In my younger and more vulnerable years my father gave me some advice that I have been turning over in my mind ever since.
Genç ve daha hassas olduğum yıllarda,… Babam bana o zamandan beri aklımdan bir türlü çıkmayan, bir tavsiyede bulunmuştu.
In my younger and more vulnerable years, my father gave me some advice that I have been considering ever since.
Genç ve çok daha hassas olduğum yıllarda, babam aklımdan hiç çıkmayacak bir tavsiye vermişti.
By contrast, obstacles on the path increase the risk of countries turning inward and becoming more vulnerable to nationalist myths.
Bunun tersine üyelik yolundaki engeller de ülkelerin kendi içlerine dönerek milliyetçi akımlara daha açık hale gelmeleri riskini artıracaktır.
Results: 72, Time: 0.0532

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish