Examples of using Savunmasız in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Şehir savunmasız. O zaman doğru.
Kadimler savunmasız yakalandılar ve şehrin çoğunu kaybettiler.
Bir gezegeni ele geçirmeye giderek o gemileri savunmasız bırakamam.
Camları kırıp büyük bir ihtimalle savunmasız insanların evlerini başlarına yıkacaksın.
Winchesterı savunmasız bıraktı.
Ormanda savunmasız maceracılara yer yok.
Dedik Daha savunmasız, daha az muhteşem. Billy?
Şehir savunmasız. Öyleyse bu doğru.
Evet, savunmasız yakalandım ama şimdi iyiyim.
Fakat savunmasız olmak, güçlü olmanın tam tersidir.
Bir şeyler yapmalıyız Tony. Fakat dünyayı savunmasız bırakamayız.
Çünkü, karanlıkta kaybolmuş. Savunmasız bir adam….
Hayır, pardon. İki savunmasız bebek.
Dedik Daha savunmasız, daha az muhteşem. Billy?
Savunmasız girişler vardır.
Savunmasız sivilleri öldürmeyiz. Bizler askeriz.
En iyisi şimdi harekete geçmek ve onları savunmasız yakalamak.
Yapılacaklar listesinin özü savunmasız değil.
Yiyecek, malzeme, kadınlar, hepsi savunmasız.
Ling Fengin büyü taşını geri al, yoksa savunmasız olur.