PARSON in Turkish translation

• papaz
• parson
• rahip
• papazı
• papazla
• rahibi
• papazın

Examples of using Parson in English and their translations into Turkish

That parson who unearthed your pedigree would have done better to hold his tongue.
Soyağacını ortaya çıkaran o rahip ağzını kapalı tutsaydı çok daha iyi etmiş olurdu.

The parson had two daughters who were the light of his life.
Papazın iki kızı vardı onun hayatına ışık getiriyorlardı.

We forgot to get the parson!- What?
Rahibi getirmeyi unuttuk! -Ne?

You can't talk to the parson that way in front of these people.
Bu insanların önünde papazla böyle konuşamazsın.

Adam!- We forgot to get the parson.- What?
Adam!- Ne? Papazı almayı unuttuk!

We might lose the baby, sir. The parson is here
Papaz burada, ve atı

Thanks. Thanks, Parson.
Teşekkürler Parson, sağ ol.

It was a parson told him the pedigree of the matter.
Aslına bakarsan şeceremizi ona bir rahip anlatmış.

Best to have the parson along.
Bir Papazın bulunması iyi olur.

We forgot to get the parson!
Rahibi getirmeyi unuttuk!

Adam! We forgot to get the parson!
Adam!- Ne? Papazı almayı unuttuk!

Mom? You have an appointment with the parson tomorrow.
Anne? Yarın papazla randevunuz var.

Thanks.- Thanks, Parson. Hey!
Teşekkürler Parson, sağol. Hey!

Where would the parson go?
Papaz nereye gitti?

Of course not, Parson Collins.
Tabi ki unutmadım, Rahip Collins.

What? We forgot to get the parson!
Rahibi getirmeyi unuttuk! -Ne?

Mikkel, let the parson say a prayer first.
Mikkel, önce papazın dua etmesine izin ver.

What?- We forgot to get the parson. Adam!
Adam!- Ne? Papazı almayı unuttuk!

Hey.- Yeah, Davy. Parson.
Parson! Hey!- Tamam, Davy.

And the parson He did come.
Ve papaz, geldi, evet geldi.