Examples of using Postmaster in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
The city's first postmaster. Turner.
Turner. Şehrin ilk posta müdürü.Yes. Well. The postmaster.
Evet. Peki. Posta müdürü.Just in time. Ah, Postmaster.
Tam zamanında. Posta müdürü.Postmaster of Truro, Massachusetts, and I'm ordering you to leave.
Truro postane müdürüyüm ve gitmeni emrediyorum.She is paid the same amount as the postmaster of Sheboygan, Wisconsin.
Sheboygan, Wisconsindeki posta müdürüyle aynı maaşı alıyor.Do I look like the postmaster?
Postane müdürüne benziyor muyum?I have got two urgent deliveries here, Postmaster, sir! All right.
Sayın Posta Müdürüm, iki acil teslimat var! Tamam.You have to talk to the postmaster.
Postane müdürüyle konuşmanız gerek.All that remains is for the Postmaster to admit defeat.
Geriye kalan tek şey posta müdürünün mağlubiyeti kabullenmesi.But what better way for a postmaster?
Did you say deputy postmaster, sir?
Yardımcı posta müdürü mü dediniz, efendim?Is that true, Postmaster Hawkins?
Doğru mu bu Posta Şefi Hawkins?Postmaster Bevins is very kind.
As the postmaster of Sheboygan, Wisconsin. She is paid the same amount.
Wisconsinli bir postacı kadar maaş alıyor.She is paid the same amount as the postmaster of Sheboygan, Wisconsin.
Wisconsinli bir postacı kadar maaş alıyor.Did you say deputy postmaster, sir? I want them?
Onları istiyorum- Yardımcı posta müdürü mü dediniz, efendim?He was briefly Postmaster General in early 1889.
Kısa süre sonra subay oldu, 1881 yılında Yanya Jandarma Komutanı oldu.When on my bicycle, I'm the Postman and in my chair, Postmaster.
Bisikletteyken, postacıyım, sandalyemde ise postane müdürü.I gotta see my buddy, the Postmaster General.
In addition to being a postmaster I'm a general
Posta müdürü olmak dışında ben generalim
