TIME TO WRITE in Turkish translation

[taim tə rait]
[taim tə rait]
yazmak için zaman
time to write
yazacak zamanı
time to write
yazma zamanı
yazacak vakit
time for letters
time to write
yazması için vakti
yazmak için zamana
time to write
yazmak için zamanım
time to write
yazacak zamanım
time to write
yazacak zaman
time to write

Examples of using Time to write in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I wonder where he finds the time to write a novel.
Acaba roman yazacak vakti nereden bulmuş.
We don't have time to write a book.
Kitap yazmak için zamanımız yok.
And I rarely use Wikipedia, unless I have taken the time to write the article myself.
Ve makaleyi kendim yazacak vaktim yoksa nadiren Wikipediayı kullandım.
I have no time to write.
Yazacak vaktim yok.
Now is not the time to write checks that you can't cash.
Ödemen gereken nakit paran yokken; çek yazmanın zamanı değil şimdi.
Time to write a rock song.
Bir rock parçası yazmanın zamanı gelmiş.
All I had to do was take the time to write.
Tek yapmam gereken yazmak için vakit bulmaktı.
In fact, I had to admonish my son for taking time to write home at all.
Aslında eve mektup yazarak vakit harcadığı için kulağını çektim onun.
They just haven't had time to write yet. I have fans.
Sadece daha yazmak için vakitleri olmams. Hayranlarm var.
I have fans. They just haven't had time to write yet.
Sadece daha yazmak için vakitleri olmams. Hayranlarm var.
She took the time to write it.
Onu yazmaya vakit ayirdi.
Twice, actually. Well, that's probably why you have so much time to write.
Muhtemelen bu yüzden yazacak vakit bulabildin. Aslına bakarsan iki kez.
Rezendes needs time to write the story.
Rezendesin haberi hazırlaması için zamana ihtiyacı var.
there's usually plenty of time to write a note.
bir not yazmak için çok zaman vardır.
There is no time to write something you can approve.
Ama onaylayacağınız bir konuşma yazacak kadar vaktim yok.
I cannot imagine when he finds time to write.
Ne yazık ki bana bir senaryo yazmaya vakit buldu.
At last, a tranquil day and time to write all the good news.
Sonunda sakin bir gün… ve bütün iyi haberleri yazma vakti.
With your caseload, I can't believe you have time to write a paper On feathering in blood swipes.
Başında o kadar dava varken kan izleri konusunda bir makale yazmak için zaman bulduğuna inanamıyorum.
we need to buy him time to write.
bunu düzeltebilir ama ona yazacak vakit kazandırmalıyız.
nine lectures a week, he found time to write his second book, Negative Ions(1938), and began working on upper atmospheric physics.
vermesine rağmen ikinci kitabını, Negatif İyonlar( 1938), yazmak için zaman buldu ve üst atmosferik fizik üzerinde çalışmaya başladı.
Results: 62, Time: 0.0548

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish