VIRTUALLY EVERY in Turkish translation

['v3ːtʃʊəli 'evri]
['v3ːtʃʊəli 'evri]
neredeyse her
almost every
nearly every
practically every
virtually every
most every
basically everything
hemen hemen her
almost every
practically every
nearly every
virtually every
hemen hemen tüm
almost all
nearly all
virtually all
practically all

Examples of using Virtually every in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
The Bradley has so far failed virtually every test" or"The testing program of the Bradley.
Bradley şimdiye kadarki hemen hemen bütün testlerde başarısız oldu'' ya da'' Bradleynin denenmesinde.
We find out that virtually every relationship we have is a commercially arbitrated relationship with our fellow human being?
Bakmışız ki kurduğumuz hemen her ilişki türdeş insanlarla aramızda ticari arabuluculu bir ilişki olmuş?
Y-You do realize that virtually every man of my stature is by nature necessarily self-involved, don't you?
Benim statümdeki hemen her adamın doğal olarak bencil olacağının farkındasın, değil mi?
Virtually every radical Islamic group was posting claims of responsibility on their websites,
Neredeyse tüm radikal İslami gruplar internette bu suçu üstleniyordu. O gün sokaklarda
There are Mangaloreans in virtually every country in Europe
Faşist hareketler yaklaşık olarak bütün Avrupa ülkelerinde
In the course of the following week, Mladic's forces killed virtually every man and boy they were able to capture.
Bunu izleyen hafta boyunca, Mladiçin askerleri yakalayabildikleri her erkek ve çocuğu katletti.
And if we don't act in accordance with that data, If you would study the statistics, you would find a model behavioral pattern for… virtually every case where a threat has turned up an explosive device.
Belli davranış paternlerini bulurdun… neredeyse her durum için olduğunda da… Eğer statikleri çalışsaydın… tehdit bir patlayıcı bomba ve bu veriler doğrultusunda.
that means that virtually every company is overvalued on the stock exchange.
borsadaki hemen hemen her şirkete aşırı değer biçilmiş olacaktır
As far as inflation, this can be seen as a historical trend in virtually every country today
Enflasyon, hemen hemen tüm ülkelerde geçerli olan tarihsel bir eğilimdir
The EU's latest progress report on Bosnia and Herzegovina(BiH), released last week, suggests squabbling officials have become very good at blocking advancement in virtually every area.
ABnin geçtiğimiz hafta yayınladığı Bosna Hersek( BH) ilerleme raporunda, birbirleriyle sürekli tartışma halindeki yetkililerin, hemen hemen her alanda ilerlemenin önünü kesmek konusunda epey başarılı oldukları belirtiliyor.
performing in virtually every square of the old town.
eski kentin hemen hemen her meydanında sahne aldı.
with major tax breaks at virtually every stage of oil exploration and extraction, including the costs
petrol arama ve çıkarmanın hemen, hemen her aşamasında oldukça yüklü bir kamu sübvansiyonu
I think virtually every ethnic and racial group in New York has these moments where you, your, your heart just sort of stops and your stomach turns and you think to yourself, oh, please don't let it be us.
Sanırım New Yorktaki neredeyse bütün etnik ve ırk gruplarının bazı anlarda kalbi durur, midesi bulanır ve'' Lütfen bizden biri olmasın.'' diye düşünmeye başlarlar.
Winnie struggles to recall quotations from the classics in contrast to Willie's quotes from the popular press: In Beckett's selection of quotation and oblique references, virtually every historical epoch is represented:
Oyunun özgün metninde'' hog''( İng. büyük besi domuzu)^ Beckettın seçtiği alıntılarda ve dolaylı göndermelerde neredeyse her çağdan izler bulunur:
would study the statistics, you would find a model behavioral pattern for… virtually every case where a threat has turned up an explosive device.
istatistikleri inceleseydin… tehdidin patlayıcı bir cihaz olduğu hemen hemen her durum için… örnek teşkil edecek bir davranış biçimi fark ederdin, eğer ortada gerçekten bir bomba varsa bile onu bulma şansımız azalacaktır.
Heimerl Virtually every item, yes.
Neredeyse her biri, evet.
You understand virtually every culture on Earth.
Dünyadaki neredeyse her kültürü anlıyorsunuz.
Virtually every American born since 1945.
Hemen hemen 1945ten beri doğan bütün Amerikalıların.
Virtually every wealthy man in Gotham.
Gothamdaki tüm zengin adamlar.
Virtually every hour of his waking time.
Uyanık olduğu zamanın her saatini, hayatta kalma derdini.
Results: 172, Time: 0.0525

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish