WHEN IT'S TIME in Turkish translation

• vakti geldiğinde
• vakti gelince
• zamanı geldiğinde
• zaman olduğu zaman

Examples of using When it's time in English and their translations into Turkish

How do I know when it's time?
Vaktinin geldiğini nasıl bileceğim?

That's the thing that makes noise when it's time for me to get better.
İyileşmek için vaktim geldiğinde ses çıkarak olan zımbırtı.

I meant after work, when it's time to enjoy yourself.
İşten sonra demiştim, keyiflenme vaktin geldiğinde.

That cat always seems to know… when it's time.
O kedi her zaman… vaktin geldiğini anlıyor gibi.

That cat always seems to know… when it's time.
Biliyormuş gibi davranıyor. O kedi daima vaktin geldiğini.

When it's time to cut, I sever the head.
Kesme vakti gelince ise, kafayı koparırım.

You gotta know when it's time to move on.
Gitme zamanı ne zaman bilmelisiniz.

And what do you say when it's time to go?
Ve Gitme zamanı olunca ne dersin?

He knows when it's time to go, down to the second.
Gitme zamanını saniyesi saniyesine bilir.

You know, when it's time.
Bilirsin işte, zamanı geldiğinde.

Let me know when it's time.
O zaman bana haber ver.

I will ask you when it's time to wipe my ass.
Kıçımı silme vaktim geldiğinde sana sorarım.

And when it's time?
Doğru zaman ne zamanmış?

Know when it's time to stop moving.
Ne zaman duracağını bil.

When it's time to go to sleep. The cat knows.
O kedi… insanın ne zaman uyuyacağını bilir.

You will know When it's time.
Vakit geldiginde anlayacaksiniz.

When it's time, I'm going to light the biggest fire the North has ever seen.
Zamani geldiginde, Kuzeyin gördügü… en büyük atesi yakacagim.

A winner knows when it's time to quit.
Kazanan ne zaman bırakacağını bilir.

I will let you know when it's time for the briefing.
Toplantının ne zaman olacağını haber veririm.

When it's time to go, it's not my body.
Gitme zamanı geldığınde benım bedenım olmuyor.