Examples of using Çalışır in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Selam. Her şey düzgün ve çalışır durumda. Ben sadece.
Tom genellikle iki ya da üç saat çalışır.
Dizin oluşturucu, yalnızca kaynaklar için herhangi bir çekişme olmadığında bu durumda çalışır.
Denizaltından fırlatılan balistik füzeler denizaltından fırlatılan seyir füzelerinden farklı şekilde çalışır.
Sığınakının çalışır durumda tutmayı zorlaştıracak.
Adamımız arkadaşını bulmaya çalışır, her yere bakar.
Biliyor musun bir teyzem var ve hep güzellik salonlarında çalışır.
Zetalar disiplinli çalışır ve hatalara tahammül etmezler.
Yumi İngilizceyi sıkı çalışır.
Hava soğutmalı yoğunlaştırıcılar tipik olarak su soğutmalı sistemlerden daha yüksek sıcaklıklarda çalışır.
Bilirsin baban her zaman birşeyleri öldürmeye çalışır.
temizlik yapar üç işte çalışır.
Elektriğimiz, besleme sistemlerini çalışır tutmaya ancak yetiyor.
Bazı insanlar açgözlülük şehvet ve hatta aşk ile çalışır.
Her zaman müzik dinlerken çalışır.
Beyindeki acı reseptörlerini engeller böylece kaslar yorulmadan çalışır.
Michael da yanan arabadan geriye kalan dosyaları kurtarmaya çalışır.
Ve ekipmanları burada çalışır şekilde bırakmak.
Uygulama planları sıklıkla pankreas tarafından insülinin fizyolojik sekresyonunu taklit etmeye çalışır.
Merhaba. Ben H yalnız çalışır sanırdım.