ÇALIŞIR in English translation

work
çalışmak
çalışıyorum
çalışır
işe
try
çalışın
denemek
çalışmak
çalışır
deneyin
operate
ameliyat
çalışır
operasyon
faaliyet
hareket
çalıştığını
işletmek
kullanılır
when
zaman
ne
hani
iken
sırasında
derken
en
sırada
gelince
yaşındayken
run
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
attempt
teşebbüs
deneme
çalışmak
çalışır
girişimi
çabasıdır
kast
study
okumak
ders
eğitim
çalışın
öğrenim
incelemek
etüt
çalışır
çalışma
araştırması
works
çalışmak
çalışıyorum
çalışır
işe
tries
çalışın
denemek
çalışmak
çalışır
deneyin
runs
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
operates
ameliyat
çalışır
operasyon
faaliyet
hareket
çalıştığını
işletmek
kullanılır
attempts
teşebbüs
deneme
çalışmak
çalışır
girişimi
çabasıdır
kast
studies
okumak
ders
eğitim
çalışın
öğrenim
incelemek
etüt
çalışır
çalışma
araştırması
trying
çalışın
denemek
çalışmak
çalışır
deneyin
working
çalışmak
çalışıyorum
çalışır
işe
running
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
worked
çalışmak
çalışıyorum
çalışır
işe
tried
çalışın
denemek
çalışmak
çalışır
deneyin

Examples of using Çalışır in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Selam. Her şey düzgün ve çalışır durumda. Ben sadece.
It's all up and working. I was just… Hi.
Tom genellikle iki ya da üç saat çalışır.
Tom usually studies two or three hours a day.
Dizin oluşturucu, yalnızca kaynaklar için herhangi bir çekişme olmadığında bu durumda çalışır.
The indexer runs in this state only when there is no contention for resources.
Denizaltından fırlatılan balistik füzeler denizaltından fırlatılan seyir füzelerinden farklı şekilde çalışır.
Submarine-launched ballistic missiles operate in a different way from submarine-launched cruise missiles.
Sığınakının çalışır durumda tutmayı zorlaştıracak.
It's gonna make it hard to keep your Sanctuary running.
Adamımız arkadaşını bulmaya çalışır, her yere bakar.
Our man tried to find his friend, looking everywhere.
Biliyor musun bir teyzem var ve hep güzellik salonlarında çalışır.
You know, my aunt worked in a beauty parlor for years.
Zetalar disiplinli çalışır ve hatalara tahammül etmezler.
The Zetas run a tight ship and they do not tolerate mistakes.
Yumi İngilizceyi sıkı çalışır.
Yumi studies English hard.
Hava soğutmalı yoğunlaştırıcılar tipik olarak su soğutmalı sistemlerden daha yüksek sıcaklıklarda çalışır.
Air-cooled condensers typically operate at a higher temperature than water-cooled versions.
Bilirsin baban her zaman birşeyleri öldürmeye çalışır.
You know your dad alway tried to kill thing.
temizlik yapar üç işte çalışır.
cooked and cleaned worked three jobs.
Elektriğimiz, besleme sistemlerini çalışır tutmaya ancak yetiyor.
We barely have the power to keep the feed systems running.
Bazı insanlar açgözlülük şehvet ve hatta aşk ile çalışır.
Some people run on… greed… lust, even love.
Her zaman müzik dinlerken çalışır.
She always studies while listening to music.
Beyindeki acı reseptörlerini engeller böylece kaslar yorulmadan çalışır.
It blocks the brain's pain receptors so the muscles operate beyond fatigue.
Michael da yanan arabadan geriye kalan dosyaları kurtarmaya çalışır.
And Michael tried to salvage… the remains of the files from the car fire.
Ve ekipmanları burada çalışır şekilde bırakmak.
And also just leaving the equipment here running, it's.
Uygulama planları sıklıkla pankreas tarafından insülinin fizyolojik sekresyonunu taklit etmeye çalışır.
Administration schedules often attempt to mimic the physiologic secretion of insulin by the pancreas.
Merhaba. Ben H yalnız çalışır sanırdım.
H worked alone. Oh, hello. Oh, and here I thought.
Results: 2921, Time: 0.0419

Top dictionary queries

Turkish - English