IŞIĞI in English translation

light
ışık
hafif
açık
nur
ateşin
çakmak
bir ışık
aydınlık
ışıkla
yak
beacon
işaret
fener
sinyal
ışığı
vericisi
şamandırayı
bir radyofar
sunlight
günışığı
güneş ışığı
gün ışığı
lighting
ışık
yakmak
aydınlatma
ışıklandırma
ışıklar
bir ışık
lights
ışık
hafif
açık
nur
ateşin
çakmak
bir ışık
aydınlık
ışıkla
yak
lit
ışık
hafif
açık
nur
ateşin
çakmak
bir ışık
aydınlık
ışıkla
yak

Examples of using Işığı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Dışarıyı ve doğal ışığı çok severim.
I'm really into outside, natural lighting.
Sonunda yemekleri yenilebilir gösterecek ışığı bulduk.
We finally found lighting that made the food look edible.
Çünkü ışığı gördüm.
CAUSE I have SEEN THE LIGHT.
Hikayede bir trafik ışığı bile yok ki.
THERE'S NOT EVEN A TRAFFIC LIGHT IN THAT STORY.
Isı ve ışığı götürebildiğinizi hayal edin. Dünyanın en karanlık köşelerine.
IMAGINE BEING ABLE TO BRING LIGHT AND WARMTH TO THE DARKEST PARTS OF THE WORLD.
Merhaba, Ben Ty. Ve ben ışığı gördüm.
HI, I'M TY AND I HAVE SEEN THE LIGHT.
A bak, minik trafik ışığı.
OH, LOOK, A LITTLE TRAFFIC LIGHT.
Dünyanın en karanlık köşelerine, ısı ve ışığı götürebildiğinizi hayal edin.
IMAGINE BEING ABLE TO BRING LIGHT AND WARMTH TO THE DARKEST PARTS OF THE WORLD.
O benim hayatımın ışığı kardeşimin yokluğunda tek teselli kaynağım.
She is the light of my life, my only consolation for my own daughter's absence.
İyiliğin ışığı, sonsuza dek sönmeden güçlerimizi birleştirmeye izin verin.
Let us join forces before the light of good is extinguished forever.
Tanrıçanın ışığı ne işe yarar?
What good is the light of your godess?
Yıldız ışığı, yıldız parlaklığı,
Starlight, star bright,
Flaş ışığı görmüş mü?
Did he see a flashlight flash?
Yeni kanıtların ışığı altında David Clarke davasını yeniden açıyorum.
In light of this new evidence, I'm reopening the David Clarke investigation.
Kelimenin tam anlamıyla ışığı hissettim ve yanmadım.
I could literally feel the rays and I did not burn.
Peki ben bu ışığı Travise geçirmiş olabilir miyim?
And did I pass that light on to Travis as well?
Şimdi onun neden hayatımın ışığı olduğunu anladınız mı?
Now you see why she's the light of my life?
Al, ışığı dolaba tutmaya devam et.
Here, keep the flashlight on the closet.
Çocukları nereden aldığını hesaplamak için ışığı takip etmen mümkün mü?
Is it possible to track the beam? To calculate where it's taken the boys?
Yağ damlacıkları ışığı yansıtır ve bir mikroskopla gözlenir.
The droplets are refractive to light and visible with light microscopy.
Results: 6504, Time: 0.0366

Top dictionary queries

Turkish - English