ANLAŞMASI in English translation

agreement
anlaşması
sözleşmesi
antlaşması
bir anlaşma
deal
olay
uğraşmak
pazarlık
bir anlasma
anlaşmayı
başa
ilgilen
işi
teklifi
dağıt
treaty
anlaşmayı
antlaşması
andlaşma
contract
kontrat
sözleşmeyi
anlaşmayı
ihalesini
pact
pakt
anlaşması
antlaşmayı
arrangement
aranjman
anlaşmamız
düzenleme
düzen
düzenini
bir ayarlama
hazırlık
accord
anlaşmasını
antlaşmasından
isteğiyle
settlement
yerleşim
tazminat
anlaşmayı
uzlaşma
yerleşkeyi
çözüm
agreements
anlaşması
sözleşmesi
antlaşması
bir anlaşma
deals
olay
uğraşmak
pazarlık
bir anlasma
anlaşmayı
başa
ilgilen
işi
teklifi
dağıt
accords
anlaşmasını
antlaşmasından
isteğiyle
contracts
kontrat
sözleşmeyi
anlaşmayı
ihalesini
treaties
anlaşmayı
antlaşması
andlaşma

Examples of using Anlaşması in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Hâlâ pazarlama anlaşması almaya çalışıyorum.
I'm trying to get you marketing deals.
Endişelenme, tatlım. Bu tamamen bir iş anlaşması.
Don't worry, honey. This time, it is strictly a business arrangement.
Boşanma anlaşması.
Her divorce settlement.
Ghostwood anlaşması.
The Ghostwood contracts.
Tamamen ahlaksız bir polis, uyuşturucu anlaşması yapan, diz boyu kokuşmuşlardan.
Like a totally corrupt cop, making bad drug deals, rotten to the core.
Abigail, Washingtona casusluk yapmak için gönüllü olmadı benimle anlaşması vardı.
Abigail had an arrangement with me, she never volunteered to spy for Washington.
Maxie, Maxie, bir evlilik anlaşması.
Maxie, Maxie… a marriage settlement.
Amerikan hükümeti anlaşması?
American government contracts?
Evet, Paramount ile üç film anlaşması yaptılar-Eminim yaşayacaklar.
Yeah, they got three-picture deals at Paramount- I'm sure they will live.
Kurban, parayı alabilmek için gizlilik anlaşması imzalamak zorunda.
Agreement to get the settlement. The victim has to sign the confidentiality.
Hawthorneın hükümetle anlaşması var.
Hawthorne has contracts with the government.
Görünüşe göre Keihin United buralarda arazi anlaşması yapıyor.
It seems Keihin United does land deals around here.
Atlarını buraya koymak için bir çiftçiyle anlaşması varmış.
She had an arrangement with a farmer to keep her horse here.
Japonyayı daha adil bir barış anlaşması… için savaştan koruyoruz.
We protect Japan by striving for a fairer peace settlement.
Adamın kargalarla 10 kadar anlaşması.
Guy has 10 contracts with the crows.
Evet, Paramount ile üç film anlaşması yaptılar-Eminim yaşayacaklar.
At Paramount… I'm sure they will live. Yeah, they got three-picture deals.
Herkesin yararına olan bir iş anlaşması.
But the way I see it it's a mutually beneficial business arrangement.
Amerikan hükümetinin her türlü pislikle anlaşması var.
The American government has deals with all kinds of scumbags.
Şu Fallon anlaşması.
This Fallon arrangement.
Amerikan hükümetinin her türlü pislikle anlaşması var.
With all kinds of scumbags. The American government has deals.
Results: 2596, Time: 0.0336

Top dictionary queries

Turkish - English