ANLATMAK ZORUNDA in English translation

have to tell
söylemek zorundayım
söylemem gerek
söylemem lazım
anlatmak zorundayım
anlatmam gerek
anlatmam lazım
bahsetmek zorunda
demem gerek
i have to explain
açıklamak zorunda
açıklamam lazım
açıklamam gerek
anlatmak zorunda
obliged to tell
had to tell
söylemek zorundayım
söylemem gerek
söylemem lazım
anlatmak zorundayım
anlatmam gerek
anlatmam lazım
bahsetmek zorunda
demem gerek
has to tell
söylemek zorundayım
söylemem gerek
söylemem lazım
anlatmak zorundayım
anlatmam gerek
anlatmam lazım
bahsetmek zorunda
demem gerek
having to tell
söylemek zorundayım
söylemem gerek
söylemem lazım
anlatmak zorundayım
anlatmam gerek
anlatmam lazım
bahsetmek zorunda
demem gerek
i had to explain
açıklamak zorunda
açıklamam lazım
açıklamam gerek
anlatmak zorunda

Examples of using Anlatmak zorunda in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Artık sevmediğin birine onu sevdiğini anlatmak zorunda olmamak ne kadar güzel!
Without having to tell anyone you love them"when you don't any more!
Olayı anlatmak zorunda kaldığım üçüncü kişisiniz.
You're the third person that I have had to explain this to now.
Onları anlatmak zorunda hissederiz.
We feel compelled to tell them.
Öyleyse sana sadık olanlar onlara anlatmak zorunda olduğum şeyi sensiz duyacaklar.
Then your people will hear what I have to tell them without you.
Çünkü olayı anlatmak zorunda kalacaklar.
Cause they gotta tell the story.
Ona birgün anlatmak zorunda kalacaksın.
You will have to tell him some day.
Anlatmak zorunda kalir.
She will have to tell.
Bu hikayeyi size anlatmak zorunda kalmak istemezdim.
This is a story I wish I didn't have to tell.
Bana kendisi anlatmak zorunda kaldı çünkü bunu hiçbir zaman anlayamadım.
He had to tell me himself because I never realized it.
Babama anlatmak zorunda kalacağım.
Dün gece anlatmak zorunda kaldım.
I had to tell her about it last night.
Bir keresinde bana bir gün anlatmak zorunda kalacağımı söylemiştin. Pekala Jeff.
All right, Jeff. You told me once I would have to tell you sometime.
Eninde sonunda anlatmak zorunda kalacaksın.
Sooner or later, you will have to tell me.
Bilmiyorum.- Bana anlatmak zorunda olduğunun farkında mısın?
You realize you have to tell me? I don't know what happened?
Anlatmak zorunda kaldım.- Biliyor.
He knows, I had to tell him.
Bize sen anlatmak zorunda kalacaksın.
You're going to have to tell us.
Bana her şeyi anlatmak zorunda kalacaksın Watson.
You will have to tell me everything, Watson.
Nasıl harcadığını anlatmak zorunda kalırım. Ev arkadaşına elektrik faturası parasını.
I had to tell your roommate how you spent the cash for the power bill.
Bunu Dr. Rubine anlatmak zorunda kalacağım. Biliyorum, biliyorum.
I know, i know. i'm gonna have to tell dr. rubin about it.
Gusı da anlatmak zorunda kalırım.
I would have to tell them about Gus.
Results: 149, Time: 0.045

Anlatmak zorunda in different Languages

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English