BIR ÇADIRDA in English translation

in a tent
çadırda
in a teepee
çadırda
kızılderili çadırında
at a cabana

Examples of using Bir çadırda in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
İsrail halkını Mısırdan çıkardığım günden bu yana konutta oturmadım. Bir çadırda orada burada konaklayarak dolaşıyordum.
For I have not lived in a house since the day that I brought up the children of Israel out of Egypt, even to this day, but have moved around in a tent and in a tabernacle.
Annenin 500 yaşında olması ve ikinizin bir çadırda yaşaması bile umurumda olmaz.
I don't care if your mother's 500 years old… and the two of you end up living in a tent.
Ya da hepimiz yere oturur atılmayı bekler sonra bir çadırda yaşayabiliriz.
Or we could all sit on the floor and wait to be evicted and then go and live in a tent.
devamlı'' Kumbaya'' söylüyormuş gibi görünen birinden sahilde bir çadırda yatıp.
I'm just not sure who looks like he sleeps in a tent on the beach.
Sadece ne öğrenebilirim bilmiyorum. Çok üzgünüm. devamlı'' Kumbaya'' söylüyormuş gibi görünen birinden sahilde bir çadırda yatıp.
And sings"Kumbaya. what I can learn from a guy who looks like he sleeps in a tent on the beach I'm sorry. I'm just not sure.
Çok üzgünüm. devamlı'' Kumbaya'' söylüyormuş gibi görünen birinden sahilde bir çadırda yatıp.
I'm just not sure who looks like he sleeps in a tent on the beach what I can learn from a guy.
Tüm oyuncaklarını satacağız ve parkta bir çadırda yaşayacağız tavşan ve sincap yiyerek besleneceğiz.
We're gonna sell all your toys, and we're gonna live in a tent in a park, and we're gonna eat rabbits and we're gonna eat squirrels.
Ve ölümcül düşmanlar edinerek harcadığınızda, Ormanda bir çadırda saklanmak, çok daha güvenlidir. Denize sıfır evinizdeki partilerde eğlenmekten.
It's much safer hiding in a tent in the jungle than enjoying a piece of beachfront property. The problem is, when you have spent your career dodging local law enforcement… and making mortal enemies.
buna benzer bir çadırda bana evlenme teklifi etmiştin.
because it is inside a tent similar to this one where you proposed.
fındık fıstık yiyor,… leş kokan iki adamla bir çadırda yatıyor.
Side girl eating gorp in the dark, sleeping in a tent with two smelly guys.
Clark, ne kadar kötü umurumda değil Ben Guadalajarada bir çadırda kaldım.
Clark, I don't care how bad it is. I survived a tent in Guadalajara.
Yaşındaki Özcan Purçu, Aydın Sökede Roman mahallesinde bir çadırda doğdu ve büyüdü.
Year-old Özcan Purçu was born and grew up in a tent in Romani neighborhood of Aydın province.
En ileri veya 21. yüzyıl mesleklerinden olup olmadığından emin değilim ama şu ana kadar hayatımın yüzde ikisinden fazlasını Kuzey Kutbu Dairesinde bir çadırda geçirdim, yani evden bayağı bir çıkıyorum diyebiliriz.
I'm not sure that's the most progressive or 21st-century of job titles, but I have spent more than two percent now of my entire life living in a tent inside the Arctic Circle, so I get out of the house a fair bit.
Bir çadırın içine girdi.
Went into a tent.
Bin dolarlık bir çadırdı!
That was a thousand dollar tent!
Capitol önünde büyük bir çadıra ne dersin?
What about one big tent right in front of the Capitol?
Bir çadırdan çıkıyorum.
I come out of the tent.
Tıpkı Arabistanda egzotik bir çadırın içindeymişiz gibi olacak.
It will be like some exotic tent in Arabia.
Bir çadırın mı var?
You have got a tent?
Hepimizin bir çadırı var.
We each get a tent.
Results: 110, Time: 0.0242

Bir çadırda in different Languages

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English