BIR AKRABAN in English translation

relative
akraba
göreli
bağıl
görece
nispeten
bağı
izafi
nispi
yakınım
family
aile
ailevi
ailecek
relatives
akraba
göreli
bağıl
görece
nispeten
bağı
izafi
nispi
yakınım

Examples of using Bir akraban in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Öyle olmalı. Orada bir akraban var mı?
You got kin there?- Must be?
Eğer hasta olan ve seyahat için vakte ihtiyacı olan bir akraban varsa mahkemeden erteleme isteriz
If you have a relative that's sick, who needs time to get better to travel,
Eğer bir akraban, yabancı bir ülkede öldürülseydi sen
If you had a relative that was killed in a foreign country,
Uzun zamandır görmediğin, özürlü bir akraban, elinde kolostomi torbasıyla… tekerlekli sandalyede karşına çıkmıyor yani.
Relative shows up in a wheelchair… a colostomy bag hanging out of his ass. It's not like some long-lost retarded.
Baba, sırf uzaktan bir akraban balık sattı diye ona dönüşmen gerekmiyor.
It doesn't mean you have to turn into him. Papa, just because one distant relative sold fish.
Bir kadın varmış, bir akraban ya da arkadaşın. Ofisimden aradılar?
That was my office. There's a woman- A friend, a relative of yours?
seyahat için iyileşecek zamana ihtiyaci olan bir akraban varsa mahkemeden erteleme talep ederiz.
we can petition the court If you have a relative that's sick, who needs time for a delay and they have to grant it.
Eğer hasta ve seyahat için iyileşecek zamana ihtiyaci olan bir akraban varsa mahkemeden erteleme talep ederiz.
If you have a relative that's sick, who needs time to get better to travel, we can petition the court for a delay and they have to grant it.
Finlandiyada yaşayan bir akrabanın acil ve ağır hastalığı veya ölümü.
The unexpected serious illness or death of a relative living in Finland.
Başka bir akrabasını bulana kadar burada kalabilir, hangi arkabası olursa.
He can stay here until we find another relative, any relative..
Ulan bir de akraba olacaksın!
And you're supposed to be family!
Cheyennee vardığımızda bir akrabasını görmek için kaldı.
We hit cheyenne and she stopped to see a relative.
Şehirde herhangi bir akrabası var mıymış?
We know if he has any family in town?
Tuhaf değil mi yakın bir akrabanın böyle saçma bir hata yapması?
Isn't it bizarre… that a close relative would make such a dumb mistake?
Sör Hughun başkentte bir akrabası var mı?
Does Ser Hugh have any family in the capital?
Bir akrabamı arıyorum.
I am looking for a relative.
Helenın bir akrabası var.
Helen has family.
Bir akrabamı tanıyor olabilir misiniz diye merak ediyorum.
I was wondering if you know a relative of mine.
Yaşayan bir akrabası ve liseden sonra eğitimi yok. Riley Cavanaugh.
Riley Cavanaugh. No living family and no education past high school.
Buralardaki bir akrabamı göreceğim.
I'm seeing a relative nearby.
Results: 61, Time: 0.0292

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English