Examples of using Bir cıvata in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu pozisyondan Gözünü kırpmadan önce bir insanın gözleri arasına bir cıvata koyabilirim.
Zaten tavan arası zemininden çıkık bir cıvatanın işi ne?
Tatar yayından gelen alüminyum bir cıvatadır.
Bir cıvatayı aldı. Çok büyük bir şey. Benim olduğum yere geldi.
Ve kaçışını altı inçlik çelik bir cıvatayla kapatılmış meşe bir kapıdan mı geçirdi?
Tamirci adam kaba, kibirli… cahilin teki ama bir cıvatayı sıkıp… sorunu hallediyor seni 5 dolarla kurtarıyor.
Son bir cıvata.
Son bir cıvata.
Dümdüz bir cıvata!
Size kocaman bir cıvata getireceğim.
Beyne atılan bir cıvata işin hilesi.
Tutkalla yapıştırılmış paslı bir cıvata gibi düşün.
Arızalı bir makine, gevşek bir cıvata, ya da bir hapishanedeki iğne deliği Alman mağlubiyetini hızlandıracaktır.
Hiç kimse Amiral Adama aksini söylemediği sürece bu savaş yıldızından tek bir cıvata bile sökmeyecek.
Çıkıntı bir cıvataya takılmıştı.
Bir kaç cıvata keskisi bulur musun?
Bu öğütücüyü tamir ediyorum. Şurada bir cıvata var ama bir türlü çıkaramıyorum.