BIR CIVATA in English translation

bolt
cıvata
sürgü
civata
demir
bir civata
sürgüle
şimşeği
yıldırım
kilit
kaçmam

Examples of using Bir cıvata in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu pozisyondan Gözünü kırpmadan önce bir insanın gözleri arasına bir cıvata koyabilirim.
I could put a bolt between a human's eyes before you can blink. From this position.
Zaten tavan arası zemininden çıkık bir cıvatanın işi ne?
What a bolt was doing sticking up through an attic floor in the first place?
Tatar yayından gelen alüminyum bir cıvatadır.
It's an aluminum bolt from a crossbow.
Bir cıvatayı aldı. Çok büyük bir şey. Benim olduğum yere geldi.
He picks up his bolt, it's like pretty big, walks over to where I am.
Bir gün bir cıvatanın kırılması veya bir zincirin vermesi korkusuyla,
Scared that one day a bolt would break or a chain would give,
Bir gün bir cıvatanın kırılması veya bir zincirin vermesi korkusuyla, ve Siyahlar oyun kurucunuzla kaynaşıp gelirdi.
And the Blacks would come swarming up over your quarterdeck. Scared that one day a bolt would break or a chain would give.
Ve kaçışını altı inçlik çelik bir cıvatayla kapatılmış meşe bir kapıdan mı geçirdi?
And made his getaway through an oak door sealed shut by a six-inch steel bolt?
Tamirci adam kaba, kibirli… cahilin teki ama bir cıvatayı sıkıp… sorunu hallediyor seni 5 dolarla kurtarıyor.
And this guy is rude, uh, dismissive, arrogant, but he tightens a bolt, fixes the rattle, charges you five bucks.
Son bir cıvata.
One last bolt.
Son bir cıvata.
One more bolt.
Dümdüz bir cıvata!
A really flattened bolt!
Size kocaman bir cıvata getireceğim.
Let me get a nice big bolt for you.
Beyne atılan bir cıvata işin hilesi.
One bolt to the brain does the trick.
Tutkalla yapıştırılmış paslı bir cıvata gibi düşün.
It's like a rusty bolt with Loctite on it.
Arızalı bir makine, gevşek bir cıvata, ya da bir hapishanedeki iğne deliği Alman mağlubiyetini hızlandıracaktır.
A faulty machine, a loose bolt, or a pinhole in a can will hasten the German defeat.
Hiç kimse Amiral Adama aksini söylemediği sürece bu savaş yıldızından tek bir cıvata bile sökmeyecek.
No one… removes so much as one bolt from this Battlestar not until the Admiral tells us we can.
Çıkıntı bir cıvataya takılmıştı.
It was hooked on a protruding bolt.
Bir gün, robot bir cıvatayı söküyor köprü yıkılıyor
And one day, he removes a bolt and the bridge collapses
Bir kaç cıvata keskisi bulur musun?
Can you look for some bolt cutters?
Bu öğütücüyü tamir ediyorum. Şurada bir cıvata var ama bir türlü çıkaramıyorum.
This disposal I have got a bolt here that just won't go in.
Results: 160, Time: 0.0257

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English