BIR DAKIKA IÇINDE in English translation

in a minute
bir dakika içinde
bir dakika
birazdan
an
in a moment
birazdan
bir dakika içinde
anında
bir anlık
biraz sonra
bir anda
an
bir ana
bir saniye
in a second
bir saniyede
saniye içinde
birazdan
anında
ikinci
bir dakika içinde
bir

Examples of using Bir dakika içinde in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bir dakika içinde, bilgisayar ötmeye başlayacak.
That in a minute, that computer's gonna start beeping.
Evet, İngiliz süvari bir dakika içinde üç kez ateş edebilir.
Aye, and a British trooper can get off three shots a minute.
Yeni ilaçların bir dakika içinde etki etmesi gerekiyor, tamam mı?
New meds should start helping in minutes, okay?
Bir kaç dakika içinde delik oluşabilir.
We could have a breach in minutes.
Bir dakika içinde düzelemez, değil mi?
He's becoming more attractive by the minute, isn't he?
Öğretici bir dakika içinde sizinle görüşecek.
The Teacher will speak with you in just a moment.
Kanı bir kaç dakika içinde pıhtılaşmıştır.
Blood would have clotted within minutes.
Seni bir dakika içinde geri arayacağım.
I'm going to call you back in just one minute.
Sadece bir dakika içinde döneceğim.
I will just be a minute.
Sen, Seninle bir dakika içinde ilgilenceğim.
You, I will deal with in a minute.
Kızlar bir dakika içinde oyundasınız, tamam mı?
You girls will be in in a minute, all right?
Bir dakika içinde burada olur.
She will be in, in a minute.
Bir dakika içinde getireceğim.
Be in in a minute.
Bir dakika içinde, özgür olacağım.
In just one minute, I will be free.
Bir dakika içinde burada olurlar.
They will be here in under a minute.
Geminiz bir kaç dakika içinde patlayan bir güneş gibi yanacak.
Your ship flares up like an exploding sun within minutes.
Tüm kompleks bir kaç dakika içinde havaya uçacak.
The whole place will go in minutes.
Bir dakika içinde İçişleri Bakanlığına gireceğim.
In about one minute, I'm going to swan into the Home Office.
Hastayla bir iki dakika içinde başka bir doktor ilgilendi.
The patient was seen by another doctor within minutes.
Gemi bir dakika içinde havaya uçabilir!
The ship might blow any minute!
Results: 1447, Time: 0.0466

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English