BIR ILK in English translation

first time
ilk kez
ilk defa
ilk sefer
ilk zaman
bir ilk
ilk seferi
ilk anı
first one
ilk kişi
birincisi
ilk gelen
ilk kez
i̇lk sefer
i̇lk olan
önce biri
ilk defa
i̇lkinde tam olarak ne olduğunu biliyor ama zırdelinin teki
ilk birden
be a first
ilk olacak
ilk kez olmayacağını
there's a first
debut
ilk
çıkış
maçına
sahnesine
the
ilk kez çıkışını
sahneye ilk çıkışı
formasıyla ilk maçına

Examples of using Bir ilk in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Saranın Birlike katılmaktansa ölümü seçmesi bir ilk değil.
It wasn't the first time Sara chose death over a life in the League.
Mezun olduğunuzda sizleri görmek istiyorum çocuklar. Bu bir ilk.
I wanna see you guys when you graduate. It's a first.
Eminim ki herşey için bir ilk vardır, Mr. Delavenne.
There is a first time for everything, Mr Delavenne.
Ve bu bir ilk, çünkü son derece etkileyici.
And because it's one of the first, it's extremely influential.
Bunun bir ilk olduğunu söyledim.
That it was my first time.
Bir ilk olacak ama durum cidden gözüktüğü gibi değil.
For once, this is not what it looks like.
Bu bir ilk.
It's the first time.
Bu bir ilk.
Bu akşam bir ilk daha yaşanıyor.
So, a couple of firsts tonight.
Bir daha ilk görüşte kimseye âşık olamayacağım.
I will never fall in love for the first time again.
Bir ilk olursun, şampiyon.
You would be the first, champ.
Kendi düğünümde bir ilk istemek çok fazla.
It's just too much to ask to have a first at my own wedding.
Bir de ilk tanıştığımızda sizin silahınız olduğunu söyledi.
And… when I firs! Met him, he said you had guns.
Bu bir ilk.
It's a Brig!
Ve bu bir ilk olacak, bir hayal uzmanı kullanılarak filme alındı.
And this will be the first time it's been captured on film using specialist imagery.
Konferansımız için bu bir ilk ve onu aramızda görmekten memnunuz.
That's the first time for our conference and we welcome her.
O bir ilk, sesini kaybetmiş.
He's the first to have lost his voice.
Bir ilk çünkü başka bir mahkûmun boynunu kırdı.
He's the first because he snapped the neck of another inmate.
Arabamda bir ilk yardım kitim var.
I have a first-aid kit in my car.
Kasabada bir ilk!
It's the first in town!
Results: 192, Time: 0.0401

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English