Examples of using Bir mahkûmun in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Buraya bir mahkûmun serbest bırakılması için geldim.
Philadelphianın başsavcısız kalmasına bir mahkûmun… karar vermesine izin vermem.
Philadelphianın başsavcısız kalmasına bir mahkûmun karar vermesine izin veremem.
Bir mahkûmun da nefes alma hakkı var.
Serbest bırakılması için geldim. Buraya bir mahkûmun.
Bir mahkûmun, tedavi edilebilir bir sorun yüzünden değil de uykusunda ölmüş olmasından dolayı rahatlamış olmam.
Bir mahkûmun yaptığı kötü bir şeyi telafi etmesine yardım etme fikri hoşuma gitmişti, çünkü listemin amacı buydu.
Her zaman.- O zaman başka bir mahkûmun… müvekkilimin diş fırçasını çalmış olması mümkün mü?
Sayın Savcı, Sayın Başkan bir mahkûmun mütevazı çalışmasından aldığım ilham benim
Bir mahkûmun güneş altında bir gün geçirmesi gibi… sonuçta hapishaneyi daha da kasvetli yapar.
Bir mahkûmun öldüğü, birçoğunun da yaralandığı bilgisinin doğrulanmasını isteyen hapishane çevresindeki aile bireyleri ile seyircilerin sayısı gitgide artıyor.
Soru, tecrit edilmiş bir mahkûmun, nasıl olup da… adalet makamlarına, davranış biçimini değiştirdiğini gösterebileceğidir.
Bir mahkûmun dedektiflere söylediğine göre Hernandez, hakkında açık dava varken hapishanede ölürsen davanın düştüğünden bahsetmiş.
Üç: Gardiyanımız, Falzon, Cameron Poe adlı bir mahkûmun… Simsin teybini üzerine yerleştirdiğini söyledi.
Bir mahkûmun dedektiflere söylediğine göre Hernandez, hakkında açık dava varken hapishanede ölürsen davanın düştüğünden bahsetmiş.
Ve kısırlaştırılmamasını garanti ediyor. Birleşik Devletler Yargıtayı bir mahkûmun evlenmesini.
Üç: Gardiyanımız, Falzon, Cameron Poe adlı bir mahkûmun… Simsin teybini üzerine yerleştirdiğini söyledi.
Cameron Poe adlı bir mahkûmun… Simsin teybini üzerine yerleştirdiğini söyledi.
Bütün detaylardan emin değilim, ama bir mahkûmun ölümü etrafında dönen olaylar var.