BIR PROGRAMI in English translation

program
programla
schedule
program
takvim
çizelge
plan
ayarla
tarifesi
zamanlama
saatlerini
show
gösteri
şov
göstermek
program
diziyi
dizi
ortaya
regimen
rejimi
rejimine
tedavisi
programına
uygulamasına
perhizini
yapıyorsun -ayrı

Examples of using Bir programı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bayan Langranın sınav kağıtlarını taradığımız bir programı var.
Mrs. Langran has a program that we run all of the students' papers through.
Sırbistan ve Çin, 2013 yılına kadar eğitim alanında işbirliği öngören bir programı imzaladı.
Serbia and China signed a programme on co-operation in education through 2013.
Terörizmin bir özgürleştirme edimi değil sadece belli bir programı dayatma aracı olduğunu unutuyorsun.
Terrorism is not an act of liberation, but a means to impose a programme.
Biliyorsun, St. Anthonynin pek çok okulun gurur duyacağı bir programı var.
You know, St. Anthony has a schedule any school would be proud of.
Siz ikinizin nasıl Bravoda bir programı yok,?
How do you two not have a show on Bravo?
Hızlı ve verimli çalışan bir günlük programı oluşturdum.
I have created an efficient daily routine.
Fakat bir yapay zeka olarak sen bu anı alternatif bir programı seçmek için kullanabilirsin.
But you as an artificial life form can take this moment to choose alternative programming.
Vineın manyetik anomalileri analiz eden bir programı vardı.
Vine had a programme that analysed the magnetic anomalies.
Aslında Kanadada yıllardan beri sizinki gibi bir programı savunuyorum.
I have actually been advocating for a program like yours for years in Canada.
Aslında Kanadada yıllardan beri sizinki gibi bir programı savunuyorum.
For years in Canada.- I have actually been advocating for a program like yours.
MITin hep bir parçası olmak istediğim harika bir programı var ve…
MIT has this amazing program I have always wanted to be a part of and…
Lar sırasında Harron, Amerikan pop kültürünü araştırmaya adamış PBSnin bir programı“ Edge” de yönetmen olarak çalıştığı New Yorka geri taşınmıştı.
During the 1990s, Harron moved back to New York where she worked as a producer for PBS's Edge, a program dedicated to exploring American pop culture.
Oldukça esnek bir programı var, böylece çoğu günler benim için Logana göz kulak olabiliyor.
She has a pretty flexible schedule, so she watches Logan for me most days.
Demek istediğim, insanların izlemekten sıkıldığı bir programı tekrar canlandırarak harika bir işe imza attın.
I mean, you have done an amazing job of revitalizing a show that many people had just completely written off.
Ama, Vanderbiltin oldukça iyi bir programı olduğunu duydum. Hey, önyargılı olmak istemiyorum.
Hey, I don't mean to be biased, but, uh, I hear Vanderbilt's got a pretty good program.
Oldukça esnek bir programı var, böylece çoğu günler benim için Logana göz kulak olabiliyor. Vay canına!
She watches Logan for me most days. Whoa! She has a pretty flexible schedule, so!
Rekor artış nedeniyle Şehir Konseyi yeni bir programı kabul etti. Bir haberimiz daha var; Kendilerini Niagara Şelalesinden ölüme bırakmaya karar veren işsizlerin sayısındaki.
In other news, the City Council has just approved an incentive program. due to the record number of laid-off workers jumping to their death in Niagara Falls.
Ama onun laboratuvarda böyle bir programı yazacak kabiliyette birisi yoktu… ve güvenlik sistemlerinde adımın
I was gonna get security clearance, that had my program skills, and since there was no way
Ama onun laboratuvarda böyle bir programı yazacak kabiliyette birisi yoktu… ve güvenlik sistemlerinde adımın çıkmaması gerekiyordu… bu yüzden biz de gizli çalıştık.
And he wanted to adopt nature's camouflage to meta-materials, but there wasn't anybody at his lab that had my program skills.
İranın anlaşmamızı ihlâl ederek Kuzey Korede… paralel bir programı olduğuna bizi inandırması için.
In violation of our deal with them. Make us believe Iran is running a parallel nuclear program with North Korea.
Results: 223, Time: 0.0292

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English