Examples of using Birleşen in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Miami polisiyle birleşen bir vakayı araştırıyor.
Yılında İşçi Partisiyle birleşen parti Bulgar İşçi Partisi adını aldı.
Öldürücü düşüncelerle birleşen soyutlanma onu daha da içine kapatmış olabilir.
Savaşı durdurmak için birleşen altı kabile vardı.
Ama şimdi birleşen kötü savaşçılar olmuşlardı.
İşte tuhaf çekiciler de sonunda birleşen parçalardır.
Eğer hepsinin ortak bir noktası varsa birleşen tek bir konu.
Sonra anladım ki bu iki insan birleşen Kuzey ve Güney Vietnamdı.
Ateş Klanında birleşen üç krallık.
Görünüşe göre kamyonla birleşen parçası değil.
İskiyal tüberozitenin üstünde geniş bir açıyla birleşen iskiyon kolu bulunmaktadır.
Bu nedir? Birleşen aileler?
Sempronius Longus kumandasında birleşen Roma orduları Trebia Muharebesinde Hannibal ile savaştı.
Safran hasattan sonra kurutulduğunda sıcaklıkla birleşen enzim etkisi sonucunda pikrokrosin D-glükoz
Onun amacı, zamanın yükselen dini İslamla birleşen imparatorluğun damgası olarak görkemli yeni bir başkent yapmaktı.
Birleşen gökadalar ==NGC 2207 ile IC 2163,
Fakat Agulhas ve Benguelanın birleşen çok farklı güçleri… Burunu,
Yıldızların aydınlattığı penceremizin stratosferinden geçerken… bir anlığına birleşen… bu ışık saçan, iki kutsal kardeş nereden gelmekte?
Bu birleşen gökadaların görünümleri çok sıradışıdır;
Yıllar geçtikçe, buharın ve kömürün birleşen gücü olağanüstü,