DEVAMLI in English translation

keep
devam
sürekli
durmadan
sessiz
tut
tutun
kalsın
sakla
tutarım
koru
constantly
sürekli
durmadan
hep
sık sık
daima
düzenli olarak
devamlı
continuous
sürekli
devam
kesintisiz
aralıksız
devamlı olarak süregelen
devamlı olarak radon
süreğen
continued
devam
sürdürüyor
regular
normal
düzenli
sıradan
olağan
sürekli
muntazam
muvazzaf
devamlı
müdavimlerinden
daimi
continually
sürekli
hep
devamlı
durmadan
steady
sabit
sakin
sağlam
düzenli
sürekli
düzgün
yavaş
istikrarlı
kararlı
dengeli
sustained
ayakta
kabul
sürdüren
sürdürmek
devam
kaldıramaz
going
git
gidin
gidelim
yürü
gider
bakalım
dönün
gir
çık
geçti
perpetual
sürekli
sonsuz
ebedi
daimi
kalıcı
devamlı
impermanent

Examples of using Devamlı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Geçen ay, devamlı çalıştılar ve temiz 8850 dolar kazandılar.
Last month, they worked regular and cleared a neat 88.50.
Ve bu yüzden akışı devamlı denetim altında olmalı…
Continually checked and rechanneled. And so its flow
VX gazı devamlı yüksek sıcaklık gerektirir.
Vx gas requires sustained high temperatures.
Yaşıyoruz! Beni devamlı kırbaçlamana gerek yok, Deborah!
You don't have to keep whipping me, deborah.- We're alive!
Devamlı burun kanaması.
Persistent nose bleed.
Bana karşı olan devamlı şüpheciliğine bir son vermek istedim.
I wanted to put an end to your perpetual suspicion of me.
Dışarıda devamlı bir şeyler oluyor.
There's always something going on out there.
Sanırım bazı devamlı müşterileri varmış.
She has some steady clients, I think.
Ama iyi çıkarsa devamlı oyuncu olma şansı var.
If he's good-like. But there's a chance he will get up to series regular.
Devamlı demek istedin heralde. Sürekli.
You mean continually.- Continuously.
Beni devamlı kırbaçlamana gerek yok, Deborah.- Yaşıyoruz!
You don't have to keep whipping me, deborah.- We're alive!
Kendi gözlem Dronelarımızdan alamadığımız devamlı görsele ihtiyacımız var.
We need sustained visuals that we can't get from our surveillance drones.
Arthur O ve Köstebek arasında devamlı bir bağlantı olduğunu ispatlayabileceğini söylemişti.
Arthur said he could prove there was ongoing contact between him and the mole.
Ancak devamlı söylentiler var Bu sevkıyatın çoğunun 2010da kaybolduğu belirtildi.
But there are persistent rumors that much of this shipment went missing in 2010.
Güzel, devamlı bir basınç.
Good steady pressure.
Dünyanın ilk devamlı hareket halinde olan makinesini ürettiniz mi?
Have you built the world's first perpetual motion machine?
Ama iyi çıkarsa devamlı oyuncu olma şansı var.
But there's a chance he will get up to series regular.
Yaşlı Ratchett devamlı dizi hakkında şikayet ediyor.
Going on about his dodgy knee? You know how Ratchett's.
Bu proje, devamlı değişiyor. Gelişiyor.
The project is continually changing, evolving.
Mm-hm. Sana devamlı iyilik yapamam, Alice.
Mm-hm. I can't keep doing you favors, Alice.
Results: 1159, Time: 0.0652

Top dictionary queries

Turkish - English