Examples of using Fiilen in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Dışişlerinin yayınlaması için bir basın bültenini fiilen o dikte ettirdi.
Tarafsız… ve olayların dışında efendim, fiilen, tüm gezegenler arası olayların dışında.
Ama fiilen ofisteyken bana'' efendim'' demeniz gerekiyor.
Fiilen iş yapacak biri.
Fiilen geri verdiğini niye sozel olarak da geri veriyorsun?
Kazayı fiilen görmedim, üzgünüm.
Kazayı fiilen görmedim, üzgünüm.
Anlamına gelebilir. Fiilen dinî bir test olacağı.
Sayın başkan, şu anda Rusyayla fiilen savaş durumundayız.
Her zaman sadece öyle olmuştu fiilen.
Naziler, Litvanyalı kurum ve kuruluşlara fiilen zarar vermekteydi.
Bu şekilde Körfez Savaşı fiilen sona ermiş oldu.
Japonyanın Denizüstü Donanması fiilen yok edilmişti.
Hayır, fiilen kötü.
Fiilen gerçek değildi, dolayısıyla fiilen zalimce de değildi.
harekatların geçici liderleri, fiilen liderleri var.
Bütün görenler fiilen dengesizdir.
Kaza seni ve kardeşini fiilen yetim bıraktı.
istasyon şefiyim, fiilen.
Kitapların birinde, Kubricki fiilen o malzeme odasında rafların üzerindeki nesneleri dikkatlice ayarlarken gösteren bir fotoğraf var.