EFFECTIVELY in Turkish translation

• etkin
• fiilen
• etkili bir şekilde
• etkili
• etkin bir şekilde
• verimli bir şekilde
• efektif olarak
• düzgün şekilde

Examples of using Effectively in English and their translations into Turkish

This effectively cured the Moira Syndrome.
Bu etkin şekilde Moira Sendromunu tedavi etti.

The numbers are effectively random.
Sayıları tamamen rastgele.

When he killed Simons, he effectively absorbed 19 powers.
Simonsı öldürdüğünde, etkili olarak 19 Güçlüyü soğurmuştu.

That effectively he's dead.
Aslında ölü olduğu anlamına.

If we are to combat them effectively, we must have Republic assistance.
Fakat onlarla etkin şekilde mücadele edeceksek Cumhuriyetin yardımını almak zorundayız.

Effectively, this is a vast accumulation of the planet's minerals.
Uygulamada, bu gezegendeki minerallerin büyük bir birikintisi.

But that means Gardner is effectively making policy.
Ama bu, Gardnerın etkin olarak politika yapması demek oluyor.

Effectively, that happens from time to time.
O, etkin biçimde, zaman zaman olur.

You would need all five to wield that sword effectively.
Kılıcı düzgün kullanabilmek için hepsinin olması gerekiyor.

Not very effectively.
Çok etkili olarak değil.

Effectively, yes. One and Two: I will do it.
Etkin olarak, evet. Ben yaparım.

Effectively, yes.
Etkili olarak, evet.

Effectively immediately, I'm tendering my resignation.
Derhal etkili olarak, İstifamı istiyorum.

I want to assure you that I will deal with this promptly and effectively.
Bu meseleyi hızlı ve etkili bir biçimde halledeceğime dair sizleri temin ederim.

Legally and effectively.
Bilfiil ve yasal olarak.

And also can destroy multiple targets quickly and effectively.
Ayrıca hızlı ve etkin olarak çok sayıda hedefi de yok edebilir.

A son who gave up the throne and, effectively, killed my other son.
Tahtı terk eden ve resmen diğer oğlumu öldüren oğlum.

You are effectively denying them service.
Onlara etkin olarak hizmet etmeyi inkar etmiş oluyorsunuz.

In 1969, but pilots continue to report The committee's findings effectively ended the project.
Komitenin bulguları etkili olarak projeyi… 1969da bitirmişti.

Effectively… it's already happened.
Aslında… bu olay yaşandı bile.