Examples of using Izin vermeyecekler in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Onu görmeme izin vermeyecekler velayeti Michaelın ailesinde.
Oynamama izin vermeyecekler ama.
Konuşmama izin vermeyecekler.
Avukatı görmeme izin vermeyecekler. Sıradan bir avukat bile.
Avukatı görmeme izin vermeyecekler. Sıradan bir avukat bile.
Gitmeme izin vermeyecekler.
Gitmeme izin vermeyecekler. Lainie?
Gitmeme izin vermeyecekler. Lainie?
Kalmama izin vermeyecekler.
Çıkmama izin vermeyecekler.
Çıkmama izin vermeyecekler, Nicholas.
Yani dışarı çıkmamıza izin vermeyecekler.
Onu görmene izin vermeyecekler.
Yakında araba kullanmama bile izin vermeyecekler.
Fakat gerçek şu ki onlar, Phoebe in o kalbi almasına izin vermeyecekler.
Kardeşler savaşmadan seni buradan götürmeme izin vermeyecekler.
Muhtemelen onu bir daha görmeme izin vermeyecekler.
Kesinlikle koşmama izin vermeyecekler.
Yukarıdan baskı mı var? William Hightowerın kahraman olmasına izin vermeyecekler.
Atalar gitmeme izin vermeyecekler.