KUSURA BAKMAYIN in English translation

sorry
affedersin
üzgün
afedersin
pişman
özür dilerim
pardon
kusura bakma
üzüldüm
with all due respect
tüm saygımla
bütün saygımla
kusura bakmayın
saygısızlık etmek istemem
kusura bakmayın ama
saygısızlık etmek istemem ama
saygısızlık olmasın ama
excuse
bahane
affedersiniz
mazeret
afedersiniz
müsaade
bağışlayın
affedin
mazur
bir özür
pardon
no offense
gücenmek yok
darılmaca yok
suç yok
alınma
kusura bakma
yanlış anlama
darılma
pardon
af
affedersiniz
affedin
afedersiniz
özür dilerim
kusura bakmayın
bağışla
bağışlanma
mağfirete

Examples of using Kusura bakmayın in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bunu söylediğim için kusura bakmayın ama zaten çocuksunuz.
Pardon me for saying so, but you are a kid.
Ama, siz mi--- Kusura bakmayın…- Doğal olarak.
I beg your pardon, but did you…?- Naturally.
Ama, siz mi--- Kusura bakmayın…- Doğal olarak?
Naturally.- I beg your pardon, but did you…?
Sipariş almadan yemek getirdiğim için kusura bakmayın, Majesteleri.
For sending dinner without taking your order. Pardon me, Your Highness.
Pekala. Sonik çitli bir silahları olduğunu bilmediğim için kusura bakmayın.
All right. a''sonic weapon fence. Pardon me for not knowing that they had.
Kusura bakmayın, Bay Marrison, çantamı unutmuşum.
SORRY, MR. MORRISON, I FORGOT MY PURSE.
Kusura bakmayın. Tamam.
OKAY. SORRY ABOUT THAT.
Olmaz, kusura bakmayın.
NO, SORRY.
Hayır, kusura bakmayın.
NO, SORRY.
Yok, kusura bakmayın.
NO, SORRY.
Kusura bakmayın memur bey.
I am so sorry, officer.
Böldüğümüz için kusura bakmayın fakat ufak bir sorunumuz var.
So sorry to interrupt, but, um, we have a bit of a situation.
Kusura bakmayın bayan Halliwell.
No offence, Mrs. Halliwell.
Kusura bakmayın, potansiyel sevgilimle romantik bir öğle yemeği yiyordum da.
Sorry, I was having a romantic lunch with my new potential boyfriend.
Kusura bakmayın, uzun zaman geçti.
Look, I'm sorry. It was a Long time ago.
Kusura bakmayın ama rehabilitasyonda yorucu bir gün geçirdi.
I am so sorry, but she had a rough morning in rehab.
Kusura bakmayın sizi içeri davet edemedim.
I'm sorry I couldn't invite you for a snack.
Kusura bakmayın ama tıp doktorluğu derecesi alan kimse kardeşinizi iyileştiremiyor.
No offense, but none of those medical degrees is doing your sister any good.
Kusura bakmayın sizi korkutmak istemedim.
Sory, I didn't mean to scare you.
Kusura bakmayın, telaşla… Shinbashi İstasyonunda bayağı bekledim ama.
I'm sorry I rushed ahead… though I did wait for you at Shinbashi Station.
Results: 6466, Time: 0.0343

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English