Examples of using Olan in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
İki cinayet mahallinde de olan bir kişi vardı… o da sendin.
Aslında kadın olan Elizabeth dışında.
Ayrıca, gerçeği açıklamayı deneyebilecek olan tek kişi benim.
Tanrı bilir, en çok ihtiyacı olan sendin. Dur!
Çok güzel olan kızlar… er ya da geç sorun olur.
Operasyon sırasında Arizonada olan bir ajanla çalışmıştım.
Başlangıçlardan sorumlu olan Annanın gitmesi gerekir.
Başka bir öksüz olan Edith kendi çocuğum gibidir.
Ben, hayatta kalmak için güven fonuna ihtiyacı olan Newportlu piliçlerden değilim.
Önemli olan roket motoru yapmak için onay almaktı.
Tek ihtiyacım olan benimle olan bir koca.
Gerçek olan, Tupın çipi arızalıydı, Farketmez.
Karanlık Olan.
Tartışma konusu olan gerçekler var ve var olmaya da devam ediyorlar.
Bana aşık olan bir oğlan.- Hangi oğlan?
Dünyada olan bitenler Onun yapabileceğinden daha kötü.
Az olan şeyin değeri daha fazladır.
Profesör Hugo Strange, seni iyileştirebilecek olan kişi.
Karanlık Olan.
Hava subayı olan tutsaklar Luftwaffenin sorumluluğundadır.