TUTTU in English translation

hired
tutmak
tutar
kiralamak
işe
kiralık
tutayım
almak
kept
devam
sürekli
durmadan
sessiz
tut
tutun
kalsın
sakla
tutarım
koru
held
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
grabbed
al
alıp
tut
kap
yakala
alsın
alın
tutun
alacağım
alayım
took
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
got
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
holds
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
hires
tutmak
tutar
kiralamak
işe
kiralık
tutayım
almak
grabs
al
alıp
tut
kap
yakala
alsın
alın
tutun
alacağım
alayım
hire
tutmak
tutar
kiralamak
işe
kiralık
tutayım
almak
keep
devam
sürekli
durmadan
sessiz
tut
tutun
kalsın
sakla
tutarım
koru
holding
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
keeps
devam
sürekli
durmadan
sessiz
tut
tutun
kalsın
sakla
tutarım
koru

Examples of using Tuttu in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
O zaman Hwang, kimliği belirlenemeyecek olan adamlar tuttu.
HWANG then hires unidentifiable guys.
Hanı öldürmen için kim seni tuttu?
Who hired you to kill the Khan?
Denedim, fakat oğlunuzun arkadaşı beni geride tuttu.
I tried to, but your son's friends held me back.
Sami, Leylaya olan sözünü tuttu.
Sami kept his promise to Layla.
Yanny seni sevmiş olmalı ki kibarlığı tuttu.
Yanny must like you if he's got manners now.
İlk insan genomu projesi 10 yılda tamamlandı ve 3 milyar dolar tuttu.
The first human genome took 10 years, three billion dollars.
Sevgilin tuttu beni.
I'm your boyfriend's hire.
Ve Charlie direksiyonu tuttu.
So charlie grabs the wheel.
Haley oğlu Jamie için yeni bir bakıcı tuttu.
Haley just hired a nanny for her son, Jamie.
Sami, kapıyı Leyla için açık tuttu.
Sami held the door open for Layla.
Tom herkesi birlikte tuttu.
Tom kept everyone together.
Bizi bir gülme tuttu.
I tell you, we got to laughing.
Kendi setlerini kurdular, tahminen 15 dakika tuttu, ve o kadar.
They did their set, probably took 15 minutes, and that was it.
Ufaklık bütün gece seni ayakta mı tuttu?
Little guy keep you up all night?
neden bunu çekmem için beni tuttu?
why hire me to film it?
Ben daha ne olduğunu anlamadan o çıkageldi, elemanlardan birini tuttu ve kafa attı.
Grabs one of the guys and head-butts him. Before I knew it.
Diamond hafta sonu için beni tuttu.
Diamond hired me for the weekend.
Tom kapıyı açık tuttu.
Tom held the door open.
TARS, Enduranceı tam ihtiyacımız olan yerde tuttu.
TARS kept the Endurance right where we needed her.
Kendine bir hemşire tuttu.
Got hisself a nurse.
Results: 2297, Time: 0.0474

Top dictionary queries

Turkish - English