Examples of using Yakayı in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Sonunda, Keung ve Fong Sanshuide yakayı ele verdiler.
Bana diyorsun ki, adam bundan yakayı sıyıracak.
Fernack tüm bacak işini yaptı Sonra da yakayı alayım.
Pek çok firari çabucak yakayı ele verir çünkü kaçmak için o kadar çabalarlar ki arkalarında bolca iz bırakırlar.
Onu yakalayacaklar, yakayı ele verecek, Antwonun fırçalarını duymak istemiyorum.
Rabbim hakkı için o kesin bir gerçektir. Ve siz bundan yakayı kurtaramazsınız.
Bahçelerinde wolfsangel yakan korkaklar değil mi onlar?
Eğer Usta Splinter bizi yakalarsa, bizi hashiye geri gönderir.
Dul seni bununla yakalarsa… Hayır, endişelenme.- Evet.
Dul seni bununla yakalarsa… Hayır, endişelenme.- Evet.
Dul seni bununla yakalarsa… Hayır, endişelenme.- Evet.
Dul seni bununla yakalarsa… Hayır, endişelenme.- Evet.
Hay aksi, yakalandım. Çalmamam gerektiğini biliyorum.
Evet, yakalım hadi onları!
Yakalım onu! Bu Zahitin babasını öldüren, Amerikalıların köpeği.
Yakalım onu! Bu Zahitin babasını öldüren, Amerikalıların köpeği!
Parisin bu yakasında sadece bir tane kireçtaşı ocağı var. Endülüs mü?
Mason Dixon Lineun bu yakasındaki en güzel cevizli pastayı biz yapıyoruz.
Yakalandın. Aslında bence birçok kişiyi rahatlıkla kandırabilir.
Habersiz. Yakalanmış. Güzelliğe duyduğum bu hayranlık çok küçük yaşlarda başladı.