ZAMANKI in English translation

when
zaman
ne
hani
iken
sırasında
derken
en
sırada
gelince
yaşındayken
time
zaman
sefer
vakit
kez
defa
süre
zamanında
kaçta
saati
sırası
ever
hiç
en
asla
daha
beri
bir daha
zaman
şey
tek
hayatımda
usual
normal
olağan
her zaman
sıradan
bilindik
then
sonra
o zaman
ardından
peki
böylece
derken
öyleyse
o halde
halde
zamanlar
always
her zaman
hep
daima
sürekli
herzaman
her daim
regular
normal
düzenli
sıradan
olağan
sürekli
muntazam
muvazzaf
devamlı
müdavimlerinden
daimi
koblin
zamanki
has
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
never
asla
hiç
hiçbir zaman
daha
daha önce hiç

Examples of using Zamanki in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Beklemeliyiz. Belki her zamanki doktorunu.
Maybe it's better to wait for Dr Koblin.
O zamanki Eksarhı bunu yapmadı
The ambulance never made it out of this area
Efendimiz her zamanki gibi içiyor.
Everyone is all right. The master drinks as always.
Hepsi doğruydu, her zamanki gibi. Fiyat doğruydu.
The price was correct. It was all correct, as usual.
Biz de o her zamanki nakliyat işlerinden zannettik amirim.
Each. We thought it was regular transport work.
Her zamanki gibi savaşı arka saflardan yöneteceğim. Malhar Rao.
Jankoji and General Malhar Rao's armies. Like always, I will command the battle from behind.
Her zamanki masam!
It's the regular table!
Her zamanki aramalar, ancak ben… Hans gitti mi?
I suppose whatever the usual search is, but… Has Hans gone up?
Her zamanki gibi ben kaptım zaten.
I had that guy all to myself, like always.
Her zamanki aramalar, ancak ben… Hans gitti mi?
Has Hans gone up? I suppose, whatever… The usual searches, but I?
Her zamanki ayakkabılarını giy.
Just wear your regular shoes.
Peki. Her zamanki gibi vade uzatma bedelimi hazırladım.
Well, I have got my extension fee all lined up for you, as usual.
Peki. Her zamanki gibi çok heyecanlı bir konuşmaydı.
All right. Well, it's been a thrill, as always.
Size her zamanki içeceğinizden getirebilir miyim?
Can I get you your regular drink?
Her zamanki gibi her şeyi elime yüzüme bulaştırdım.
I ruined everything, like always.
Sen her zamanki şoför değilsin.
You're not the regular driver.
Ertesi Perşembe, her zamanki.
as usual.
Her zamanki gibi, 5e 5.
It's 5:5, as always.
Burada yeniyim ondan dolayı her zamanki müşterileri öğrenmeye çalışıyorum.
I'm new here so I'm just trying to figure out who the regular customers are.
Bu ne? Her şey her zamanki gibi ve daha iyi.
What is it? Everything's as usual, and better.
Results: 1151, Time: 0.0456

Top dictionary queries

Turkish - English