ZARAR in English translation

hurt
zarar
incitmek
acı
acıyor
yaralı
incinmiş
ağrıyor
yaraladı
canını yakmak
üzdü
harm
zarar
kötülük
incitmesine
damage
hasar
zarar
loss
kayıp
zarar
kaybetmek
hüsran
yenilgi
injure
zarar
yarala
sakatlamaya
harmful
zarar
zaralı
harmless
zarar
masum
zarasız
do
yap
yapar
yapın
işi
öyle
yapayım
şey
destruction
imha
edilmesi
oluşunu
tahribat
yok
zarar
yıkım
yıkımından
tahribi
felakete
unharmed
sağ salim
zarar görmeden
zarar vermeden
zararsız bir şekilde
zarar gelmesini

Examples of using Zarar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve herkes bunun suya zarar verebileceğini… tahmin ediyordu.
And everyone just assumed it would take anything harmful out of the water.
Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez.
He who erreth cannot injure you if ye are rightly guided.
Ona zarar verilmeyecek emri vermiştim.
I gave orders for her to remain unharmed.
Sana zarar verebilirler.
I- I Can't Do That.
iradesi olmayan insanlar zarar verir.
weak people are not harmless.
Madde 5 Yasa sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar.
Article V- The law has the right to forbid only actions harmful to society.
Merhamet sözü veriyor, fakat zarar veriyor.
Promise us mercy, but deliver destruction.
Odinin en sevdiği oğluna hiçbir şey zarar veremez.
Nothing could injure Odin's favorite son.
Kocan karanlıktan zarar görmeden çıkan birini gördüğünü söylemiş.
Your husband said that he saw a man emerge from the darkness unharmed.
Boya fırçalarıyla Nazilere fazla zarar verebileceğimizi… hiç sanmıyorum çavuş.
Don't look like to me we could do too much to them Nazis with paintbrushes, sarge.
Tanrı aşkına, kimseye zarar verecek durumda değil.
For God's sake, he's harmless. You have got his gun.
Işe yaramaz park mülküne zarar?
Can't be taught, untrustworthy, useless, destruction of park property!
türümüze zarar veren radyasyon yaydı.
it emitted radiation harmful to our species.
Bu risk almak ve zarar Kendinizi ve mürettebat.
You take risks and injure yourself and your crew.
Zarar gelmediğini mi? Burada ne işin var?
What are you doing here? Unharmed?
Mantalar çok sakin yaratıklardır insanlara hiç zarar vermezler.
Mantas are very calm creatures and completely harmless to humans.
mülke zarar.
resisting arrest, destruction of property.
Ondan uzaklaşmaya çalıştığımızda, türümüze zarar veren radyasyon yaydı.
It emitted radiation harmful to our species. When we attempted to move away from it.
Ben de. Moyaya zarar vermesine göz yumamayız.
I do. We can't let him know that Moya's in trouble.
bir file zarar verecekler.
one of them's gonna injure an elephant.
Results: 7919, Time: 0.0755

Top dictionary queries

Turkish - English