Examples of using Zorluk in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Konuşma bozukluğu, yürümede zorluk?
Ben deli seri katile zorluk demezdim.
Bana böyle zorluk çıkaramazsınız.
Orada çalışan zavallı ruhlar için, tahmin edilemez zorluk.
Sahi mi? Bize zorluk çıkarmaya mı çalışacaksın?
Burayı bulmakta zorluk çektim.
Tüm çiçeklerin en az bulunanı ve en güzelidir. Zorluk içinde açan çiçek.
Serena hâlâ gözlerine inanmakta zorluk çekiyor.
Barmen olarak davranman gerektiğini hatırlamakta zorluk mu çekiyorsun?
Para bulmakta zorluk çektik.
Muhtemelen konuşmada ve yürümede zorluk çekiyormuş.
Tom birçok zorluk içinde.
Hayatının geri kalanında nefes almada zorluk çekebilir.
O büyük zorluk içinde.
Senin siman, zorluk yaratıyor mu?
Şimdi ülkenin önündeki en önemli zorluk, başta hukuk sisteminde olmak üzere reformları sürdürmek.
Bütün hayatım zorluk, engel ve başarısızlıktan ibaret.
Fakat bunun için çok sayıda zorluk var.
Aşk beraberinde binbir zorluk getirir.
İşi kurduğumuzdan beri birçok zorluk yaşadım.