ЖИВЕЕЙКИ - превод на Турски

• yaşamak
• yaşayarak
• yaşayan
• yaşayıp
• yaşıyor
• yaşamaya
• yaşıyoruz

Примери за използване на Живеейки на Български и техните преводи на Турски

Пазил е мира от тогава, живеейки точно под носовете им.
O günden beri burunlarının dibinde barış içinde yaşıyor.

Това ще сме ние, живеейки мечтата.
Bu biziz, rüyayı yaşıyoruz.

все още живеейки в страх.
hala korkuyla yaşıyor.

Живеейки в кула, толкова висока, че докосва облаците.
Bulutlara uzanan yüksek bir kulede yaşıyoruz.

И, че тя е навън, живеейки живота си.
Ve şimdi dışarıda hayatını yaşıyor.

И те кара да се замислиш, че живеейки, някак си умираш.
Bu da insana yaşamanın bir anlamda ölmek olduğunu hatırlatıyor.

Живеейки сама е сякаш си се предала.
Tek başına yaşaman, pes ettiğini söylemek gibi olur.

Знам как се чувстваш, живеейки с мен и за по-сигурно промених нещата.
Benimle yaşamanın nasıl olduğunu biliyorum, bu yüzden ben de bazı şeyleri değiştirdim.

Доста добре си се справял напоследък, живеейки без мен.
Son zamanlarda bensiz yaşama konusunda gayet iyi iş çıkardın.

Майка каза, че живеейки с Вас е забравила как да говори.
Annem, seninle yaşamaktan patavatsız biri olduğunu söyledi.

Измъчвайки сърцето си и живеейки така… сигурно боли, страшно много?
Kendini kandırman ve böyle yaşaman çok canını yakmıyor mu?

Живеейки, аз мога да спася кожата си, само тя ми остана.
Yaşıyorum, postu kurtarmak için Elimde kalan tek şey o.

Нещата вървят ли добре с Шелдън, живеейки заедно?
Birlikte yaşıyorken Sheldonla aranız iyi mi?

Живеейки истинския живот, нали знаеш?
Gerçek bir hayat yaşamayı, anlıyor musun?

Но… живеейки по този начин досега, никога не съм се чувствал толкова отвратително до вчера.
Fakat bu şekilde yaşamama rağmen düne kadar hiç böyle bombok hissetmemiştim.

По-добре от сега, живеейки за други хора.
Başkaları için yaşadığımızdan daha iyi.

Прекарал е няколко години, живеейки и работейки в Япония.
Birçok tur yaptı ve bir süre Japonyada yaşadı.

Беше щастлива… живеейки в незаконната зона с приятелите си.
Yasadışı bölgede arkadaşlarıyla birlikte yaşamaktan mutluluk duyuyordu.

Не знам как не съм полудял, живеейки с тях под един покрив.
Onlarla aynı çatı altında yaşadığım halde henüz delirmemiştim.

През всичкото това време се пребивах… живеейки половин живот.
Bunca zamandır yarım bir hayat yaşadığımdan dolayı kendimi paralıyordum.