Примери за използване на Bir kuyu на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Orman dediğini hatırlıyorum, bir kuyu.
Krallığın tam ortasında bir kuyu varmış.
Biraz toprak, bir eşek, bir kuyu.
Neden ormanın içinde bir kulübeye yerleşmiyoruz-- bir kuyu, birkaç tane su keçisi ve savaştan uzak yüzlerce kilometre uzakta?
Denizin kenarındaki kayalıklarda bulunan bir kuyu. Aziz Sawle kutsayalı bin yıl geçmesine rağmen su hâlâ temiz ve tatlı.
Köleleri de orada bir kuyu kazdı.
Pişmiş toprak ordusu yüzyıllar önce kayboldu ve köylülerin bir kuyu kazdığı 1974te buldu.
Hacer bir kuyu gördü. Gidip tulumunu doldurdu, oğluna içirdi.
Bir kuyu açıp kazıyor,…''… ve kazdığı kuyuya kendisi düşüyor.''.
Evin avlusunda bir kuyu vardı. Yonatanla Ahimaas kuyuya indiler.
insanları hapse gönderme durumuna rağmen günlük yaşantımızda kimin karşılıklılık etiğinden dışlanacağı kararını alırken daha sert ve hazır bir formul kulanıp belirleyerek onları tarafsız yargılama hakkına sahipsiniz.
Kör bir kuyu.
Bir kuyu var.
Rüyamda bir kuyu vardı.
Ben eski bir kuyu arıyorum.
Neden burada bir kuyu yok?
Burada gerçekten bir kuyu var mı?
Ve bu bir bakıma ufak bir kuyu.
Birkaç yıl önce jeotermal bir kuyu kazıyorduk.
Çöl, içinde bir kuyu gizlediği için güzeldir.