Примери за използване на Dedikoduyu на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Dedikoduyu doğru anlamış mıyım emin değilim?
Dedikoduyu sevmem ama senden hoşlandığını duydum.
Mahalledeki dedikoduyu duydun mu?
Bu dedikoduyu yöneten biz olmalıyız.
En çok dedikoduyu polislerin yaptığı herkesin malumu Frank.
Ver o dedikoduyu bana.
Ne olduğunu sordun, ben de dedikoduyu anlattım.
Annenin bir sürtük olduğuna dair dedikoduyu biliyor musun?
Sansasyonel haberciliğin amacı da budur, dedikoduyu gerçek haline getirir.
Sen buraya gelmeden hemen önce, Dixon onlara şu saçma dedikoduyu anlattı. Şu senin uyuşturucu satıcısı olmanla ilgili olanı.
Tarih ve beden öğretmenlerim beni lekelemek için, aralarında bu dedikoduyu çıkardılar.
İkiniz de dedikoduyu yayın. Bana Jack Stoneun kellesini getiren adama yüz bin dolar vadediyorum.
Patronu dışında birinin karısıysa erkekler nasıldır bilirim, dedikoduyu yaydığına memnundur.
Içinde ünlüleri, dedikoduyu, sporu veya popüler politikayı barındırmayan bir konuşmayı?
Yahudi Getto polis şefi Jacob Gens… bu dedikoduyu yayan herkesi dayak ve tutuklamakla tehdit etti.
Caroline, biliyorsun dedikoduyu sevmem ama 30 saniye önce Maxi tavır yaparak sizi olası bir kek müşterisinden ettiğini gördüm.
Dedikoduyu seven Lois ile ilgili iyi haber, Eyalet Meclisi içerisinde hep bir kaynağım olacak.
Koşa koşa gidip dedikoduyu arkadaşlarınla paylaşabilirsin ya da işini düzgün yapıp, hatta oldukça düzgün yapıp
Sadece dedikodu bu.
Dedikodu değil çünkü.