ZORUNDA - превод на Български

трябва
gerek
lazım
zorunda
gerekiyor
hemen
mutlaka
нужно
zorunda
gerek yok
gerekmiyor
gerekli
ihtiyacın
lazım
yok
mecbur
длъжен
gerek
mecbur
zorunda
görevim
yükümlüdür
borçlu
zorunluluğu
необходимо
gerekli
gerek yok
gereken
zorunda
gerekir
gerekmektedir
gerekiyor
ihtiyacı
şart
се налага
zorunda
gerekiyor
gerektiği
mecbur
yaptırılmalı
задължително
zorunlu
zorunda
mutlaka
gerekli
gerekmez
gerek yok
şart
kesinlikle
bir zorunluluk
illa
принуден
zorunda
mecbur
zorla
се наложи
zorunda
zorunda kaldım
gerekirse
gerekti
mecbur
ihtiyacımız
трудно
zor
kolay
güç
задължен
borçlu
zorunda
mecbur
minnettar
yükümlüyüm

Примери за използване на Zorunda на Турски и техните преводи на Български

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Her sabah masaya oturup ona ve kızına gülümsemek zorunda değilsin.
Не се налага всяка сутрин на масата да се усмихваш на него и дъщеря му.
Her gün gelip beni görmek zorunda değilsin.
Не си длъжен да идваш и да ме виждаш всеки ден.
Herkes beni tanımak zorunda.
Всеки трябва да ме познава.
Sonra seninle yatmak zorunda hissederim ve böyle gider.
След това ще се чувствам задължен да спя с теб и така нататък.
Bunu söylemek zorunda kalmak istemezdim baba ama kontrolden çıktı.
Трудно ми е да ти го кажа, тате, но тя е неконтролируема.
Tanrıya inanmak için kiliseye gitmek zorunda değilsin.
Не е задължително да ходиш на църква, за да вярваш в Господ.
Eğer şimdi gitmezsen, polisi aramak zorunda kalacağım.
Ако сега не си тръгнете, ще се наложи да повикам полицията.
Teşekkür ederim ama tüm o olanlardan sonra bir şey söylemek zorunda değilsin.
Мерси, но не се налага да го казваш, предвид случилото се..
Ancak, belli ki, karışımın kurumasını beklemek zorunda kalacağız.
Но, трябва да се изчака разтвора да изсъхне както трябва.
Ama sonunda gitmek zorunda olduğumuza ikna ettim.
Беше трудно, но накрая я убедих да тръгваме.
Bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorum.
Знам, че не бяхте задължен да го правите.
Karşılaştığın herkesi öldürmeyi düşünmek zorunda değilsin.
Не е задължително да мислиш как ще убиеш всеки, когото срещаш.
Sana demiştim, benimle gelmek zorunda değildin.
Казах ти, че не се налага да идваш с мен.
Eğer susmamı istiyorsan, beni vurdurmak zorunda kalacaksın.
Ако искате да замълча, ще се наложи да ме застреляте.
Kutuları taşımak zorunda değilim.
Не трябва да носят кутии.
Ama gitmek zorunda da hissetme.
Но и не се чувствай задължен да тръгваш.
Bu duyguyla yaşamak zorunda kalmak çok zor..
Беше трудно да се живее с това усещане.
Sahiden şarkıyı 7 dakika 40 saniye boyunca dinlemek zorunda mıyız?
Ли задължително да слушате цялата песен Всички 7 минути и 40 секунди,?
Zaten yapmak istemiyordun artık yapmak zorunda değilsin işte.
Ти така или иначе не искаше да я правиш, а сега и не се налага.
Biliyorsun, bir noktada, benimle konuşmak zorunda kalacaksın.
Знаеш ли, в някакъв момент ще се наложи да говориш с мен.
Резултати: 11861, Време: 0.1184

Най-популярните речникови заявки

Турски - Български