HE HAD TO GO - Turkce'ya çeviri

[hiː hæd tə gəʊ]
[hiː hæd tə gəʊ]
gitmek zorunda
hard to go
gitmesi lazımdı
geçmesi gerekti
çıkması gerekiyormuş
geçmesi için ona yalvardım ama davaya geri dönmesi gerektiğini
onunla sinemaya gitmek isterken onun alışveriş merkezine gitmesi gerektiğinde

He had to go Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
He had to go out of station for a few days.
Birkaç günlüğüne memuriyet bölgesinin dışına gitmek zorunda kaldı.
He had to go to dinner.
When my father said he had to go to work, he.
Babam, işe gitmesi gerektiğini söylediğinde, gitmesini istemediğimi anlayabilirdi.
He had to go to the hospital'cause they found a spider in his ear.
Kulağında örümcek buldukları için, hastaneye gitmesi gerekti.
He had to go to the b… What? No.
Ne? Hayır. Şeye gitmek zorunda.
He looks very upset because he had to go.
O gitmek zorundaydı, çünkü çok üzgün görünüyor.
He said he had to go to the bank.
Bankaya gitmesi gerektiğini söylemişti.
He had to go to washington Where's the mayor?
Başkan nerede? Toplantı için Washingtona gitmesi gerekti.
He had to go to the b… What? No.
Hayır. Ne? Şeye gitmek zorunda.
Did he tell you why he had to go?
Neden gitmesi gerektiğini söyledi mi?
Maybe he had to go that far to make it happen.
Belki de olması için bu kadar ileri gitmek zorundaydı.
Where's the mayor? He had to go to washington.
Başkan nerede? Toplantı için Washingtona gitmesi gerekti.
but then he had to go.
ama sonra gitmek zorunda kaldı.
He said he had to go to an appointment and asked for my name.
Bir görüşmeye gitmesi gerektiğini söyleyip, adımı sordu.
Tom hated the idea of leaving Mary alone, but he had to go to work.
Tom Maryyi yalnız bırakma fikrinden nefret etti fakat işe gitmek zorundaydı.
He had to go to the bathroom. Where's Billy?
Billy nerede? Tuvalete gitmesi gerekti.
He said he had to go away.
Uzaklara gitmesi gerektiğini söyledi.
An8}-Since he had to go to Seoul? Since Sang-soon?
Çünkü Sang-soon… -Gelmek istedim. -Seule gitmek zorundaydı?
Where's Billy? He had to go to the bathroom.
Billy nerede? Tuvalete gitmesi gerekti.
He wanted to stay to take care of me, but I told him he had to go.
Bana bakmak için kalmak istedi ama gitmesi gerektiğini söyledim.
Sonuçlar: 196, Zaman: 0.0546

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce