IT HAS TO END - Turkce'ya çeviri

[it hæz tə end]
[it hæz tə end]
sona ermek zorunda
bitmek zorunda olduğunu bilseniz dahi sonunda

It has to end Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
It has to end.
Bu sona ermeli.
And it has to end tonight. This has to end..
Bunun sona ermesi gerek ve bu gece sona ermesi gerek..
Shame it has to end.
Sona ermesi kötü oldu.
Who says it has to end?
Kim demiş bitmek zorunda diye?
That doesn't mean it has to end.
Bitmek zorunda olduğu anlamına gelmiyor.
I'm sorry that it has to end this way.
Böyle bitmek zorunda olduğu için üzgünüm.
It has to end.
Sonlanması gerekiyor.
It has to end.
Bunun bir sonu olmalı.
After what I have done, it has to end.
Yaptıklarımdan sonra, buna bir son vermeliyim.
Because this… friction between us… it has to end.
Aramızdaki bu sürtüşmenin bitmesi şart çünkü.
I am so sorry That it has to end this way, hans.
Ben çok üzgünüm… böyle bitmesi gerektiği için, Hans.
It has to end well. And it has to end badly.
Bunların hem iyi bitmesi, hem de kötü bitmesi gerekiyor.
That's good that it just started,'cause it has to end.
İlişkinizin yeni başlaması iyi olmuş, çünkü bitmesi gerekiyor.
It has to end before anyone else dies.
Biri daha ölmeden önce bitmesi gerekiyor.
It has to end! No!
Hayır! Sonlandırılması gerekiyor.
You dunk it in the river. Because it has to end. And next year, she will come back.
Onu nehire bırakıyorsunuz çünkü bitmek zorunda ve gelecek sene, geri gelecek.
When it finally does… But even when you know… you always get that inevitable twinge: it has to end… Strange.
Ama bitmek zorunda olduğunu bilseniz dahi… sonunda bittiğinde… her zaman kaçınılmaz bir azap yaşarsın. Garip.
Strange. But even when you know it has to end… you always get that inevitable twinge.
Her zaman kaçınılmaz Ama bitmek zorunda olduğunu Garip… sonunda bittiğinde… bilseniz dahi… bir azap yaşarsın./.
Strange. But even when you know it has to end… when it finally does.
Garip. Ama bitmek zorunda olduğunu bilseniz dahi… sonunda bittiğinde… her zaman kaçınılmaz bir azap yaşarsın.
Or he's a psychotic obsessive-compulsive and has already decided how it has to end.
Ya da ruh hastası, obsesif-kompulsif biri ve nasıl bitmesi gerektiğine zaten karar vermiş.
Sonuçlar: 55, Zaman: 0.0521

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce