BUT DO NOT WORRY in Turkish translation

• ama endişelenme
• ama merak etme
• ama üzülme
• ama endişe etme
• ama merak etmeyin
• ama endişelenmeyin
• ama telaşlanmayın

Examples of using But do not worry in English and their translations into Turkish

But don't worry; I love you.
Ama endişelenme, seni seviyorum.

Some. But don't worry… These ones don't sting.
Biraz var ama merak etme bunlar sokmaz.

The world is very selfish But don't worry! I'lI be back soon!
Dünya çok bencil ama endişelenme, çok yakında döneceğim!

But do not worry Next time, we will build in Japan.
Ama merak etme gelecek sefere Japonlara yaptırırız.

But do not worry, I I'm here.
Ama üzülme, ben burdayım.

Yes, but do not worry my child.
Evet, ama endişelenme çocuğum.

But don't worry-- it's not gonna end here.
Ama merak etme, durum burada sona ermeyecek.

But do not worry, it's Alex.
Ama üzülme, bu Alex.

But don't worry… it's not as bad as you think.
Ama endişelenme. Sandığın kadar kötü değil.

What? Dude, I know you're probably shocked, but do not worry.
Dostum, biliyorum muhtemelen şaşırdın ama endişe etme. Ne?

But do not worry, I will only say good things about you.
Ama merak etme, senin hakkında sadece iyi şeyleri söyleyeceğim.

But don't worry… it's safe.
Ama merak etmeyin… Bu güvenli.

But don't worry… in time I will.
Ama endişelenme… zamanla yapacağım.

But don't worry… her father's already passed on you.
Ama merak etme, babası senden önce davrandı.

But do not worry. Shit! This is serious!
Ciddi bir durum ama endişelenme. Kahretsin!

But don't worry… Cause I will be back.
Ama merak etmeyin çünkü geri döneceğim.

But do not worry, improved each time, make a fist.
Ama kaygılanma, bunu hep yapıyorum. Yumruğunu sık.

But don't worry… we will see each other soon.
Ama merak etme, yakında birbirimizi göreceğiz.

But don't worry… I will be the one devouring you instead.
Ama endişelenme, onların yerine seni ben yiyeceğim.

But do not worry, they're all gone.
Fakat merak etmeyin, hepsi dağıldı.