Examples of using Can't talk in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Hey, guys. Can't talk now, Dad.
Şimdi konuşamayız, baba. Merhaba, çocuklar.Can't talk, Hook, we got a call on the… What?
Konuşamıyor, Hook, bir çağrı aldık… Ne?He's not gonna listen. Well, it doesn't mean I can't talk.
Dinlemeyecek seni. Bu benim konuşamayacağım anlamına gelmez.Later. So the noble Mr. Pierce can't talk right now.
Asil Bay Pierce şimdi konuşamaz. Görüşürüz.She prefers patients who can't talk.
Konuşamayan hastaları tercih ediyor.He has brain damage and can't talk.- Little Lili!
Beyninde hasar var ve konuşamıyor.- Küçük Lili!I can't talk about Devon now, man.
We can't talk politics if the girl is hurt.
Eğer kız zarar görüyorsa biz politika konuşamayız.I can't talk about it now. Why?
Ben şu an bu konuda konuşamayacağım. Neden?Later. So the noble Mr. Pierce can't talk right now.
Görüşürüz. Asil Bay Pierce şimdi konuşamaz.I just… I can't talk to you now, okay?
Ben-- Ben sadece-- seninle şimdi konuşamam tamammı?Mary prefers patients who can't talk.
Mary konuşamayan hastaları tercih ediyor.Little Lili! He has brain damage and can't talk.
Beyninde hasar var ve konuşamıyor.- Küçük Lili!Reuben, or we can't talk.
ya da biz konuşamayız.Why… I can't talk about it now.
Ben şu an bu konuda konuşamayacağım.He can't talk to you. It would compromise him.
Bu onu tehlikeye sokar. Seninle konuşamaz.I can't talk about the sex.
Ben seks hakkında konuşamam.I just… I can't talk to you now, OK?
Ben-- Ben sadece-- seninle şimdi konuşamam tamammı?We prefer patients who can't talk.
Biz konuşamayan hastaları tercih ederiz.Her mum can't talk, she's our only witness.
Annesi konuşamıyor, o bizim tek görgü tanığımız.
