CAPABILITY in Turkish translation

[ˌkeipə'biliti]
[ˌkeipə'biliti]
yeteneği
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
kapasitesi
capacity
capability
capacitance
özelliği
feature
property
trait
quality
attribute
characteristics
spec
kabiliyeti
ability
gift
talent
aptitude
skill
of competence
of flair
becerisini
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
gücü
power
strength
force
difficult
imkanımız
way
opportunity
chance
can
possibility
possible
is impossible
yeteneğini
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
kapasitesine
capacity
capability
capacitance
kapasitesini
capacity
capability
capacitance
yetenekleri
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
yeteneğimizi
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
kapasite
capacity
capability
capacitance
kabiliyetimiz
ability
gift
talent
aptitude
skill
of competence
of flair
kabiliyet
ability
gift
talent
aptitude
skill
of competence
of flair
beceriyi
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
becerisi
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity

Examples of using Capability in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
The Arachnids' defensive capability. Fleet officials admit they underestimated.
Kabul etti… Örümceklerin savunma yetenekleri. Donanma askerleri gerekenden az önem verdiğini.
low weight of tubes substantially increases span capability.
düşük ağırlıklı olması önemli ölçüde açıklık kapasitesini arttırır.
That's a huge power-generating capability, a mobile power-generating capability.
Bu çok büyük bir güç üretim kapasitesi, bir tür mobil güç üretim kapasitesi.
To open every door. The geezer's got the capability.
Adam her kapıyı açma gücü var.
We sacrificed our shield capability for our first salvo!
Kalkan yeteneğimizi ilk atış için feda ettik!
And because they have warp capability, the consequences to their society will be minimal.
Varp yetenekleri olduğu için sonuç çok farklı olmayacak.
Professor Bagley proved vital to Britain's efforts in developing its own nuclear capability.
Profesor Bagley İngilterenin kendi nukleer kapasitesini gelistirme cabasinin onemini kanitladi.
I am sole broker for nuclear capability and devices… for the world.
Nükleer kapasite ve cihazlar konusunda tekelim… tüm dünyada.
We sacrificed our shield capability for that first salvo!
Kalkan yeteneğimizi ilk atış için feda ettik!
By installing a booster, we can increase that capability.
Bir yükseltici koyarak bunun kapasitesini artırabiliriz.
He has the capability, captain.
Onda bu kapasite var, Kaptan.
We have stereo capability.
Stereo kabiliyetimiz var.
Listen to me We sacrificed our shield capability for that first salvo!
Dinle beni! Kalkan yeteneğimizi ilk atış için feda ettik!
Capital, Capability and Character.
Kazanç, kabiliyet ve karakter.
Capability, yes.
Kapasite, evet.
Should buy us enough time to restore FTL capability.
FTL yeteneğimizi onarmak için yeterli zamanı kazanmış oluruz.
To effect planet scale environments. We have the technology and the capability.
Gezegen ölçeği ortamlarını etkilemek için. Teknolojimiz ve kabiliyetimiz var.
Offensive and defensive capability, both one. Originality, zero.
Savunma ve saldırma becerisi bir. Orijinallik sıfır.
But you have to have capability.
Ama bunun için kapasite gerek.
negative capability.
Negatif kabiliyet.
Results: 285, Time: 0.0926

Top dictionary queries

English - Turkish