CHRONICALLY in Turkish translation

['krɒnikli]
['krɒnikli]
kronik
chronic
chronically
habitual
mustarip
suffering from
chronically
sürekli
always
all the time
keep
constantly
continuous
continually
permanent
consistently
repeatedly
perpetual
kabul edilir kronik
müzmin
chronic
inveterate
chronically

Examples of using Chronically in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
the very young, and the chronically ill, pneumonia remains a leading cause of death.
çok genç ve kronik hastalarda pnömoni önde gelen bir ölüm nedeni olmayı sürdürüyor.
pervasive corruption, as well as the country's chronically unprofitable and heavily subsidised shipyards.
yaygın yolsuzluğun yanı sıra ülkenin kronik olarak kâr etmeyen ve ağır şekilde sübvanse edilen tersaneleri bulunuyor.
Chronically ill. Every skinned knee and runny nose was treated as if it were life threatening.
Her kanayan diz ve akan burun ölüm tehdidi kabul edilir. Kronik hasta.
Political tensions, chronically high in Albania, have soared in
Arnavutlukta kronik olarak yüksek seyreden siyasi gerginlik,
All of'em. What would you get for a six-year-old boy who chronically wets his bed?
Altı yaşında kronik olarak yatağını ıslatan bir çocuğa ne verebilirsin ki?- Hepsine?
According to a 2005-2006 survey, India had about 61 million children under the age of 5 who were chronically malnourished.
According to a 2005-2006 survey, 2005-2006 araştırmasına göre Hindistan, kronik olarak yetersiz beslenen 5 yaşın altındaki yaklaşık 61 milyon çocuğa sahipti.
And not just us, but the two billion people worldwide who are still chronically undernourished.
Ve sadece biz değil, dünyada iki milyar insan halen kronik olarak yetersiz beslenmekte.
Chronically ill patients who need ongoing medical services are often frustrated.“I
Sürekli tedavi görmesi gereken kronik hastalar sık sık hüsrana uğruyor.
the rural areas more accessible to people-- to house, for example, the chronically sick.
Bir şeylerin… sosyal algı yapılmasında,… kırsal alanlardaki insanların evlerinde daha kolay… erişebilmesi için birleştirebiliriz, örneğin, kronik hastalık.
What it's like to construct an entire weekend around a visit to the launderette… or to be so chronically untouched… that the accidental brush of a bus conductor's hand… sends a jolt of longing… straight to your groin.
Hafta sonunu çamaşırhaneye gitme hadisesi etrafında bina etmenin ne olduğunu veya otobüs biletçisi kazara temas ettiğinde iliklerine dek işleyen bir hasret ürpertisi hissedecek kadar müzmin bir el değmemişlik içinde olmayı.
by Marsha M. Linehan, a psychology researcher at the University of Washington, to treat people with borderline personality disorder and chronically suicidal individuals.
Washington Üniversitesinde psikoloji araştırmacısı olan sınırda kişilik bozukluğu olan kişilere ve kronik intihar eden kişilere davranmak için, Marsha M. Linehan tarafından geliştirilmiştir.
If, for example, you used a cell culture that's chronically infected with papilloma,
Eğer, mesela, bir hücre kültürü kullandıysanız bu kronik olarak papilloma ile enfekte olmuştur,
Chronically depressed.
Kronik depresyonda.
Chronically single.
Kronik yalnız.
Chronically ill.
Kronik hasta.
Your chronically unsatisfied wife.
Kronik tatminsiz karına.
He is chronically enfeebled.
Kronik çelimsizlik var onda.
He is chronically enfeebled.
Kronik andavallıdır.
My daughter's chronically unhappy.
Kızımın kronik mutsuzluk sorunu var.
Unemployment was also chronically high.
İşsizlik de süreğen şekilde yüksekti.
Results: 98, Time: 0.053

Top dictionary queries

English - Turkish