DEMONSTRATING in Turkish translation

['demənstreitiŋ]
['demənstreitiŋ]
gösterdiğin
to show
to demonstrate
to make
look
sergilemeye
display
to show
to showcase
to exhibit
to put
to demonstrate
gösteriyor
shows
indicate
look
suggests
means
points
makes
demonstrates
illustrates
göstermek
to show
to demonstrate
to make
look
gösterdiği
to show
to demonstrate
to make
look
göstermeye
to show
to demonstrate
to make
look

Examples of using Demonstrating in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Demonstrating the true nature of loyalty.- For what?!
Ne için? Sadakatin gerçek doğasını gösterdiğin için.
The last few months, he began demonstrating unstable behavior… and I can't account for it.
Son aylarda dengesiz davranışlar sergilemeye başladı, durumun farkına varıp sinaptik tarama istedim.
now, as curator thereby demonstrating the elaborate precautions we have taken.
bu müzenin küratörü olarak, ah, böylece aldığımız ayrıntılı önlemleri gösteriyor.
And now, as curator thereby demonstrating the elaborate precautions we have taken… to safeguard our incomparable relic from any further felonious attempts.
Karşılaştırılamaz kalıntımızı başka ağır girişimlerden korumak için. Kapıların kilidini açın- Ve şimdi, bu müzenin küratörü olarak, ah, böylece aldığımız ayrıntılı önlemleri gösteriyor.
For demonstrating the wisdom of an older Thundergirl. Look… I got a"wise owl" patch.
Bilgeliğini göstermek için bilge baykuş'' yaması buldum. Bak… Eski bir Thundergirlin.
Dan won his prize in medicine for demonstrating that high-priced fake medicine works better than low-priced fake medicine.
Dan, bu ödülü, ilaç alanında, yüksek fiyatlı sahte ilaçların, düşük fiyatlı sahte ilaçlardan daha çok işe yaradığını gösterdiği için kazandı.
These are the latest in a series of raids carried out this month by Romanian authorities, who are intent on demonstrating to the EU that the country is taking steps to firm up the borders.
Bunlar, ABye ülkenin sınırlarını sağlamlaştırma yolunda adımlar attığını göstermeye niyetli Romen makamlarının bu ay içinde gerçekleştirdiği bir dizi baskının sonuncuları.
And so, there's a couple of studies demonstrating that you can actually detect this, using machines like the MRI machine.
Bazı çalışmalar da göstermiştir ki; MRI gibi makineler kullanarak bunu tespit edebilirisniz.
What's more, the Navy has instituted special sensitivity courses… for all its male recruits, demonstrating even more progress.
Bundan ötesi donanma erkek üyeler için hassasiyet kursları vermektedir. Bu çok daha fazla gelişme olduğunu göstermektedir ve.
Montenegrin Prime Minister Milo Djukanovic commended Croatia for demonstrating that progress towards EU membership depends on fulfilment of the set criteria, rather than on a country's size.
Karadağ Başbakanı Milo Djukanoviç, Hırvatistanın, AB üyeliği yolunda ilerleme sağlamanın ülkenin boyutuna değil, belirlenen kriterlerin yerine getirilmesine bağlı olduğunu göstermesinden övgüyle bahsetti.
Observation of meaningful hand shadows resembling moving animals activates frontal language area, demonstrating that Broca's area indeed plays a role in interpreting action of others.
Hareket eden hayvanlara benzeyen anlamlı el gölgelerinin gözlemi frontal dil bölgesini etkinleştirir, bu da Broca bölgesinin kuşkusuz başkalarının eylemlerini yorumlamada rol oynadığını göstermektedir.
The work could be an important breakthrough in demonstrating the physical reality of string theory, which has come under attack in recent years for failing to deliver concrete results.
Çalışma, son yıllarda somut sonuç vermediği yönünde eleştirilere hedef olan sicim teorisinin fiziksel gerçekliğini göstermede çığır açabilir.
The summit, according to EU officials, sent a strong message to foreign investors, demonstrating that the Balkan countries are able to work together to address an important issue.
AB yetkililerine göre zirve, dış yatırımcılara güçlü bir mesaj göndererek Balkan ülkelerinin önemli bir sorunun üstesinden gelmek için birlikte çalışabileceklerini gösterdi.
China succeeded in demonstrating that its Cold War communist adversary, the Soviet Union, was unable to protect its Vietnamese ally.
Çin-Sovyet ayrılığının doruk noktasında ortaya çıkan savaş, Sovyetler Birliğinin müttefiki olan Vietnamı koruyamadığını gösterdi.
Its will to abolish the"military first" policy. It could be a way of demonstrating.
Bu,'' Önce Ordu'' politikasını terk etme isteğini göstermenin bir yolu olabilir.
His work first came to prominence in physics when in 1929 with Dmitry Ivanenko he published a paper demonstrating that atomic nuclei could not be made from protons and electrons.
Adı fizik alanında ilk defa 1929 yılında Dmitry Ivanenko ile birlikte yayımladıkları, atomik çekirdeğin protonlardan ve elektronlardan oluşamayacağını gösteren bir makale ile duyuldu.
And in recognition of his heroism, demonstrating exceptional bravery and citizenship, I am pleased to present Henry Martin with the bronze medallion.
Olağanüstü cesaretini ve yurttaşlığını kanıtladığı bu kahramanlığından dolayı Henry Martine bu bronz madalyayı vermekten mutluluk duyuyorum.
On July 4th, with police all around doing nothing. There were all these hippies demonstrating in Washington Square… calling our President filthy names, and burning the American flag.
Washington Meydanından bir sürü hippi gösteri yapıp başkanımıza… küfür ediyor ve Amerikan bayrağını yakıyordu.
palaces of the Medici, scattered over the territory that they ruled, demonstrating their power and wealth.
onların yönetmiş olduğu topraklar üzerinde yayılmaktaydılar ve onların zenginliklerinin ve güçlerinin bir gösterisiydiler.
a residential research center, developing and demonstrating new technologies and innovative social concepts within a community setting.
yeni teknolojilerin geliştirilip sergilendiği bir araştırma merkezi kurmaktır.
Results: 91, Time: 0.0966

Top dictionary queries

English - Turkish