I DON'T EVEN in Turkish translation

• sevmem bile
• hoşlanmıyorum bile
• bile beğenmedim
• sevmiyorum bile
• bile sevmiyorum
• hoşlanmam bile
• önemli bile değilim

Examples of using I don't even in English and their translations into Turkish

Banner's friend.- I don't even like Banner.
Bannerı sevmem bile. Bannerın arkadaşı.

Robin, I don't even like Nora.
Robin, Noradan hoşlanmıyorum bile.

I don't even like Germany.
Almanyayı sevmiyorum bile.

But I don't even like nice things. I thought I wanted nice things.
Ama güzel şeyleri sevmem bile. Güzel şeyler istediğimi sanıyordum.

I swear, I don't even like her at all.
Yemin ederim ki ondan hoşlanmıyorum bile.

I don't even like him, okay?
Onu sevmiyorum bile, tamam mı?

I don't even like rainbows.
Gökkuşağı sevmem bile.

I don't even like stupid hip-hop Santa.
Aptal Hip-Hop Noel Babadan hoşlanmıyorum bile.

Dad, I don't even like her.
Baba, onu sevmiyorum bile.

I don't even like babies. What?
Ne? Bebekleri sevmem bile.

After our last two dates… man, I don't even like kids.
Son iki buluşmamızdan sonra, çocuklardan hoşlanmıyorum bile.

I don't even really like St. Joan's.
St. Joanı gerçekte sevmiyorum bile.

I don't even like her, but she's a partner.
Ama o bir ortak. Hayır! Ondan hoşlanmıyorum bile.

I don't even like caramels. Here. No.
Al. Hayır, karamel sevmem bile.

I don't even like that song anymore.
Artık o şarkıyı sevmiyorum bile.

I don't even like her, but she's a partner. No!
Ama o bir ortak. Hayır! Ondan hoşlanmıyorum bile.

If I'm honest, I don't even really like animals.
Doğru söylemek gerekirse hayvanları sevmem bile.

I think this is a mistake. I don't even like this house anymore.
Bu bir hataydı sanırım, bu evi artık sevmiyorum bile.

Man, I don't even like this guy.
Dostum bu çocuktan hoşlanmıyorum bile.

I'm studying them. I don't even like birds.
Onları okuyorum. Kuşları sevmem bile.