I LEAVE in Turkish translation

[ai liːv]
[ai liːv]
bırakıyorum
i leave
i quit
i will let
i'm giving up
i bequeath
i'm done
i will put
i'm gonna let
gidiyorum
i'm going
i'm leaving
i will go
i'm heading
i am goin
off to
i will leave
terk
leave
dump
abandon
dropout
desert
abandonment
bırakırım
i will leave
i will drop
i will
will drive
will take
i will stop
ride
i will let
will run them
i let
bırakacağım
i will leave
i'm gonna leave
i will
i will stop
i will drop
i'm going to leave
i will quit
i'm going
i will drive
i'm going to stop
gideceğim
i will go
i'm going
i will
i will leave
i'm leaving
do i go
gonna go
i would go
i shall go
ben gidiyorum
i'm leaving
i'm going
i will go
i'm off
i will leave
i am goin
i'm outta
i'm heading out
me off
gitmeden
to go
to leave
to get
not
ayrılmadan
to leave
to break up
to quit
split up
to separate
separation
parting
depart
apart
bıraktım
to leave
to quit
to stop
let
drop
to put
let go
to abandon
release
ditch
ben uygulamalı konuları kocama devrimi oğluma bırakırım

Examples of using I leave in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I leave for San Francisco next week. You will what?
Ne yapacaksın? Haftaya San Franciscoya gidiyorum.
And I leave it open'cause I know this old guy is looking at my phone.
Çünkü yaşlı adamın telefonuma baktığını biliyordum. Fotoğrafı açtım ve açık bıraktım.
I must get the contact info before I leave.
Çıkmadan önce iletişim bilgilerini almalıyım.
Everyday I leave you at the station but your thoughts don't leave me.
Her gün istasyondan ve senden ayrılıyorum, ama düşüncelerim beni bırakmıyor.
If I leave without your signature, this agreement begins to disintegrate.
Eğer imzan olmadan gidersem, bu anlaşma ufalanır.
I want to get the Denmark I leave for my son back on track.
Oğluma bırakacağım Danimarkanın eskisi gibi olmasını istiyorum.
I leave my body, and I see myself from above.
Vücudumu terk edip kendime yukarıdan bakıyorum.
I leave the case, she gets better and then I hate her for it.
Davayı bırakırım o iyileşir ve ondan nefret ederim.
I leave tomorrow. Honestly, you're more suited for battles.
Açıkçası, sen savaş için daha uygun birisin. Yarın gidiyorum.
For idiot cops to chase down. Because the only evidence I leave behind are red herrings.
Çünkü ardımda kanıt olarak aptal polislerin peşine düştüğü kırmızı çıngırakları bıraktım.
By the time I leave,- Stash is completely wasted.
Gideceğim sırada, Stash tamamen kendinden geçmişti.
I will call you before I leave.
Çıkmadan önce seni ararım.
If I leave, we don't get Jadalla or Naseri.
Eğer gidersem, Jadalla veya Naseriyi yakalayamayız.
Yeah. I leave for a week and the inmates are running the asylum.
Bir haftalığına ayrılıyorum ve mahkumlar iltica yapmaktalar.- Evet.
Get her up, Or I leave you both with the coyotes and snakes.
Onu ayağa kaldır yoksa ikinizi de çakallarla yılanların arasında bırakırım.
Sometimes I leave my body when I'm lying in bed.
Bazen yatağımda uyurken bedenimi terk ediyorum.
Because the only evidence I leave behind are red herrings for idiot cops to chase down.
Çünkü ardımda kanıt olarak aptal polislerin peşine düştüğü kırmızı çıngırakları bıraktım.
In the morning, I leave for Las Vegas for the weekend.
Sabahleyin, hafta sonu için Las Vegasa gidiyorum.
It means I leave you in anguish, wallowing in freakish misery forever.
Sonsuza kadar, görülmemiş bir acı içinde debeleneceğin anlamına geliyor. Seni ızdırap içinde bırakacağım.
I leave. Be nice Mr dear.
Ben gidiyorum Kibar ol tatlım.
Results: 1862, Time: 0.1176

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish