yapıyorum
i'm doing
i'm making
just
do i do
i have done
i am doin
i am yaparım
i will do
i will
i would do
i will make
i can do
can
do i do
i'm gonna do kazanıyorum
i make
win
i earn
for a living
do for a living
i'm doing
money ben yaparım
i will do it
i will
i can do it
i make
i can
i would do it
i'm gonna do it
i will cook yapacağım
i will do
i will
i will make
do i do
i'm gonna do
i'm going to do
i'm going
am i supposed to do
would i do
i'm making kazandığımı
win
to earn
to make
gain
to buy
to achieve
to be a winner sağlıyorum
to make
to provide
to ensure
to get
to keep
to maintain
to allow
to secure
to help
enabling hazırlıyorum
to prepare
to make
ready
to prep
drafting
setting up
preparation
to get
to concoct hazırlayayım mı
I make sure they're okay when they get off the bus.Otobüsten inince onlara bir şey olmamasını sağlıyorum . Now, relax, my dear, as I make you the perfect sandwich. Şimdi rahatla sevgilim. Sana mükemmel sandviçi yapacağım . I make my own luck, and in this case, it's bleeding you dry.Kendi şansımı yaratırım ve bu olayda kan kaybediyorsun. I thought you would be asking for a raise after seeing how much I make .An2} Ne kadar kazandığımı görünce zam isteyeceksin sandım. Ben yaparım . O satar.
I work at a bar, and I make all my friends babysit my kid.Bir barda çalışıyorum ve tüm arkadaşlarımın kızıma bakmasını sağlıyorum . I make sterile for mouth.I'm a big girl, I make my own money. Koca bir kızım, kendi paramı kazanıyorum . Benim. You know what I make a month? Ayda ne kadar kazandığımı biliyor musun? Kahveyi ben yaparım . I make my clients forget about their troubles by giving them bigger ones.Müvekkillerime sorunlarını unutturmak için daha büyüklerini yaratırım . Can I make you something to eat? Sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım mı ? I make this spider night vision look good.Bu örümcek gece görüşünün güzel görünmesini sağlıyorum . İyi bir yaşam hazırlıyorum . A tailor? Barney, I make negative $300 a week. Terzi mi? Barney, haftada'' eksi 300'' dolar kazanıyorum . Well, I make you special Canada price. Sergeant Preston. Peki, sana özel Kanada fiyatı yapacağım . Çavuş Preston. What? I make a great living? Harika bir yaşantı kurdum . Ne? You wanna know what i make ? Ne kazandığımı biliyor musunuz? O öder, ben yaparım . Hayır. I make my own luck, my dear.Kendi şansımı kendim yaratırım tatlım.
Display more examples
Results: 1241 ,
Time: 0.1156