IN A WAY in Turkish translation

[in ə wei]
[in ə wei]
bir şekilde
shape
form
pattern
way
somehow
bir açıdan
angle
perspective
view
aspect
bir yönden
direction
way
aspect
a side
a bearing
directionality
bir biçimde
form
configuration
format
bir taraftan
side
party
way
entity
part
sekilde
is way
bir bakima

Examples of using In a way in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I suppose you're right, in a way.
Sanırım bir yönden haklısın.
To worship our Creator in a way we think would be agreeable to Him.
Düşündüğümüz bir biçimde yaratıcıya tapma özgürlüğüdür.
And so, in a way, they have given their life to art.
Yani bir nevi hayatlarını sanata feda ettiler.
In a way that contradicts our beliefs.
İnançlarımızla çelişen bir yolla.
You would absolutely have built in a way for them to get out. Yes.
Evet. Onları çıkarmak için de kesinlikle bir yol yapmış olman gerek.
Attracted to blood in a way. It's natural for people with a Phobia to be.
Böyle bir fobisi olan bir insanın kanın çekimine kapılması doğaldır.
It's kind of genius, in a way.
Bir yönden dahice aslında.
would unfold in a way other than it already has.
şu andakinden farklı bir biçimde gelişecek.
Something has stimulated Jake's brain functioning in a way that I have never seen.
Bir şey daha önce hiç görmediğim bir yöntemle Jakein beyin fonksiyonlarını tetikliyor.
And they can relax in a way that only lions know how.
Şimdi onlar sadece aslanların bildiği bir yolla rahatlıyorlar.
In a way. Mabel,
Bir yönden. Mabel,
Stupid stuff, in a way.
Böyle aptalca şeyler vardı.
In a way… That was guaranteed… To make a big splash.
Bunu… haberin, istediği hızda yayılacağına emin olduğu bir yoldan yaptı.
Neurotic… but in a way I loved. She was wonderful.
Harika biriydi. Nevrotikti… Ama sevdiğim bir biçimde.
I agree. Because they reproduce in a way not found in any other organism.
Onlar başka hiçbir canlıda olmayan bir yöntemle ürerler. Katılıyorum.
In a way. If this is because I didn't clean up my tent, I'm sorry.
Çadırımı temizlemediğim için kızdıysan özür dilerim. Bir nevi.
In a way the two worlds communicate with each other.
Bir bakima, iki dünya birbiriyle iletisim halinde.
No. You know, in a way, I envy the others.
Biliyor musun, bir yönden, diğerlerini kıskanıyorum. Hayır.
Because if you did… then in a way, you would have lost.
Çünkü yaparsan, öyle ya da böyle, kaybedebilirsin.
And we have to do it in a way that's cool and clever.
Ve bunu soğukkanlı ve akıllıca bir yoldan yapmalıyız.
Results: 1984, Time: 0.0723

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish